“Hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür” demiş eskiler. Şimdiki tabirle: insan hafızası
unutkanlık hastasıdır. Bu sebeple nereden geldiğini unutabilir insan.
- I -
Tanıdığım bir akrabamız var. Üç-dört sene önce
evlendiler. Bir çocukları olsun istiyorlar ama olmuyor. Tedavi görüyorlar,
sabırla bekliyorlar. Biliyorlar ki, Allah dilerse, nasip ederse, yaratırsa
olur.
Bir de bir başka tanıdığım var. Birkaç ay önce 4. çocuğuna
hamile olduğu haberini aldık, sevindik. Aradan biraz zaman geçtikten sonra
öğrendik ki bebek, anne karnında ölmüş. Doktorlar durumu fark edince, anneye
zarar vermesin diye küçük bir operasyonla aldılar çocuğu. Bundan öncekilerin
var olması, yaşaması takdir edilmiş ama bu bebek için verilen ömür o kadar. Dedim
ya; Allah dilerse, nasip ederse, yaratırsa olur.
- II -
Dün sosyal medyada gezinirken ateist fikirlerin
paylaşıldığı bir sayfaya rastladım. Durup inceledim biraz. Ne düşünüyorlar, ne
söylüyorlar diye okudum yazılanları. Sonrasında üzüldüm.
Fikir özgürlüğü deyip de insanların birbirlerinin
inançlarına saldırmalarına üzüldüm. İnsanların,
yoktan var edilişlerini unutup da Allah’a isyan edişlerine üzüldüm. Düşündüm sonra:
Ben 25 yaşındayım. Bundan 26 yıl önce ben diye bir şey
yoktu. Yani bir hiçtim, yoktum. Sonra Allah benim var olmamı istedi ve var
oldum. Geriye dönüp bakıyorum da doğmak ya da doğmamak benim elimde değildi. Yukarıdaki
tanıdıklarımın çocuklarında olduğu gibi, her şey tamamen Allah’ın dilemesi,
nasip etmesi ve yaratmasıyla alakalı bir durum.
Allah’a küfür edenlerin, bazı şeyleri görememeleri ne
acı. Peygamberimizin a.s bir sözü yankılandı zihnimde: “Bilmiyorlar, bilselerdi
yapmazlardı.”
- III -
Dün kabristanlığı ziyaret ettim.
Akşamüstüydü vardığımda. Ortalık oldukça sakindi. Uzun ağaçların
ve mezarların arasında sessizliği dinleyip yürüdüm bir süre. Mezar taşlarını,
toprakları, ağaçları, yaprakları incelerken dualar ettim, bütün ölmüşlere.
Somuncu Baba hazretlerinin kabri başına vardım. Dualar
edip, oturdum bir süre, tefekkür ettim. Toprağına gözüm takıldı.
Toprak!
Neleri örtmüyor ki bu topraklar! O mezarlıkta bulunan
binceler mezarın altında kimler yatıyor kim bilir. Zengini de var fakiri de,
âlimi de var cahili de, zalimi de var mazlumu da, imanlıyla öleni de var
imansız ölende… liste uzayıp gidiyor, var da var. Ama hepsini örtmüş toprak. Bütün
varlar, toprak altında yok olmuş.
- IV-
Mezarlıktan ayrılırken yaşadıklarımı ve kendi hayatımı
düşündüm. Hatalarım, kusurlarım, iyiliklerim, kötülüklerim geldi aklıma. Bir
kez daha idrak ettim ki; insan dediğin bir avuç toprak. Ötesi yok.
Kapıda son kez dönüp baktım arkama. Dedim ki:
Nereden geldiğini unutabilir insan! Fakat nereye
gideceğini unutmamalı.
Mevlam ziyaretlerinizi ve dualarınızı kabul etsin inşallah... yazınızda bahsettiğibiz hassasiyetler için gereken bilinç oluşur umarım... düpedüz inkar içerisinde olan insanlara mevlam hidayet versin inşallah...
YanıtlaSilAmin, Allah razı olsun.
SilAllah'ın rahmeti ve merhameti sonsuzdur. O inkarcılar için de hidayet edebilir. Son ana kadar hep ümidim var.
Teşekkür ederim.
ne güzel bir söz
YanıtlaSil"insan tek bir bilgi ile doğuyor o da bir gün öleceği" diye okudum bir yerlerde
ama kolayca unuttuğumuz da bu değil mi?
sevgiler
Çok güzel bir sözmüş, ilk defa duydum ve çok haklısınız. Teşekkür ederim.
Sil