31 Temmuz 2017 Pazartesi

İki Yazarlı Kişisel Blog Olduk


Üniversiteye başladığım ilk yıllarda, fakültemizde, öğrenciler tarafından bir gazete çıkarılacağı haberini almıştım. Ben de yazmaya, çizmeye biraz meraklı olduğum için bu gönüllü ekibin içerisine dâhil olmak istemiş ve olmuştum.

Gönüllü 8-10 arkadaş olarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak bir süre gazete çıkardık. Sonraki senelerde de ekipte bazı değişiklikler olsa da, amatör olarak dergi çıkarmaya başladık. Bu yayıncılık serüveni bana pek çok şey kattı ve deneyim kazandırdı. Bunlardan daha da önemlisi, iyi insanlarla tanışma imkânı verdi ve dost kazandırdı. Bu samimi insanlarla geçirdiğim güzel vakitler fakülte yıllarımın en güzel zamanlarıydı. O arkadaşlarımın bazılarıyla hâlâ görüşürüz. Fiziksel olarak uzak olsak da sevgi ve saygı çerçevesinde hâlâ yakınız birbirimize.

28 Temmuz 2017 Cuma

İzlediğim En İyi Animasyon Filmleri


Animasyon filmleri izlemeyi çok severim. Özellikle şehirlerarası yolculuk yaparken, otobüsle gidiyorsam ve otobüsün bana vermiş olduğu imkânlar koltuk arkasında film izlememe olanak tanıyorsa ve diğer bazı şartlar da buna engel olmuyorsa, otobüsün film kategorisinde ilk baktığım yer animasyon filmler kategorisi olur.

Eğer daha önce izlemediğim bir animasyon varsa heyecan ve merakla onu izlerim. Eğer izlemediğim yeni bir film yok da izlediğim  bir şey varsa onu tekrar izlerim. Ya da hiç animasyon filmi yoksa o zaman başka türde filmler izlemek için diğer kategorilere göz atarım. Bu ilgim dolayısıyla animasyon filmler konusunda az çok tavsiyede bulunacak kadar bilgiye sahip olduğumu düşünüyorum.

27 Temmuz 2017 Perşembe

Ölen Her İnsan Pişmandır


Üniversitedeki ilk yılımda kaldığımız yer ile fakültemizin arasındaki mesafe yakındı. Yürüyerek gidip geliyorduk okula. Yolumuzun üzerinde bir kabristanlık vardı. Bu kabristanlığın içinden geçen yol daha kestirmeydi ve biz de arkadaşlarla genelde bu yolu tercih ediyorduk.

Diğer arkadaşlarımın düşüncesini bilmiyorum ama ben buradan geçmeyi çok seviyordum. Hem her taraf ağaç gölgesi hem de her taraf kabirlerle doluydu. Buradan her geçişimde kendimce tefekkür ederdim. Bazen de arkadaşlarımla kabirde yatanlar hakkında sohbet ederdik. O kabirlerde yatan insanların hepsi de bizim gibi yaşamıştı ve bir gün bu dünyayı kendinden sonra gelenlere bırakıp, bir şekilde ahrete irtihal etmişlerdi. Kimisi de fazlaca gün görmeden, gencecik yaşta hatta çocuk yaşta hayata gözlerini yummuştu. Acaba kaç tanesini mutlu bir akıbet, kaç tanesini acı bir son bekliyordu. Biz sadece düşünüp konuşuyorduk ve gerçekleri yalnızca Allah biliyordu.

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Mavi Kuş - Mustafa Kutlu

Mavi Kuş Kitabı Mustafa kutlu

Kitabın adı: Mavi Kuş
Yazarı: Mustafa Kutlu
Dergâh Yayınları, 210 Sayfa

Hikâye kitaplarını hep severek okurum. Belki bu sevgim beni biraz da bu alanda yazmaya itiyor. Her ne kadar blogda, yazdığım hiç bir hikâyeyi yayınlamış olsam da zaman zaman kendimce hikâyeler yazıyorum. Kim bilir, belki bir gün, zamanının geldiğine inandığım bir vakit yayınlarım bazılarını.

Mustafa Kutlu’nun kitapları da daha çok hikâye türünde olduğu için, hep severek okurum. Bu zamana kadar sanırım 5-6 kitabını okudum ama tüm kitaplarını okumak gibi de gizli bir hedefim var nasip olursa. Mustafa Kutlu, şuan yaşayan önemli hikâye yazarlarımızdan birisidir. O yüzden kıymetini daha iyi bilmemiz lazım.

25 Temmuz 2017 Salı

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir


“Diş ağrısına ne iyi gelir” başlığını okuyup da “yahu blog mu okuyoruz yoksa sağlık sitesine mi geldik” diye düşünebilirsiniz. Ama konu tam da diş ağrısına ne iyi gelir sorusuyla ilgili olduğu için bu başlığı kullandım. Neyse.

Ablam 1-2 haftadır diş ağrısı çekiyor. Yirmilik dişi çürümüş sanırım ve çekilmesi gerekiyormuş. Geçenlerde doktora gitmiş ve doktor da “çekmemiz gerekiyor” deyince ablam kendini psikolojik olarak hazır hissetmemiş ve o yüzden de çektirmemiş.

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Bir Köy Var Uzakta


Bahar geldiğinden beri, ailecek hafta sonlarını genelde köyümüzde geçiriyoruz. Ne yapalım yani, Aksaray’ın sokakları denize çıkıyordu da biz mi sahile inmedik? (: Hoş deniz olsa yine de çoğunlukla köyü mü tercih ederdim bilmiyorum. Zira toprağa dokunmak, doğayla iç içe olmak bana büyük huzur veriyor.

Toprak ne güzel bir nimet değil mi?. Aynı toprakta hem ağaçlar yetişiyor, hem bitkiler, sebzeler yetişiyor hem pek çok canlıya ev sahipliği yapıyor. Yine aynı toprak her şeyi bağrına basabiliyor. Ölülerimizi bile… Her toprağa dokunuşumda tüm bunları hayretle düşünür ve saygı gösteririm ona. Âşık Veysel’in toprağa şarkılar yazmasına şaşmamak gerek.

23 Temmuz 2017 Pazar

Yazar Olmak - Dorothea Brande


Kitabın adı: Yazar Olmak
Yazarı: Dorothea Brande (Çevirmen: Mustafa Yıldırım)
Ötüken Neşriyat, 123 Sayfa

Birkaç yıl önce, yani yazar olma hevesimin ve çalışmalarımın daha çok olduğu zamanlar, internetten yazar olmak konusunda yazılmış 3-4 tane kitap siparişi vermiştim. Kitaplar elime ulaşınca da heyecanla hepsini okumak istedim ve sırayla hepsini okudum. Sadece bir tanesi beni hayal kırıklığına uğratsa da tüm kitaplardan istifade ettim.

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir


Bir akrabam aynı zamanda çok yakın bir arkadaşım var. Önümüzdeki hafta sonu düğünü olacak nasipse.

Geçtiğimiz günlerde düğün için davetiye beğenip, bastırmışlar müstakbel hanımıyla. Arkadaşımın ailesi köyde yaşadığı için arkadaşım davetiyelerin bir kısmını köydeki akrabalarına dağıtmak için köye götürmüş. Köydeki işini akşamüzeri bitirmiş. Yola çıkmadan önce beni aradı. Birkaç dakika konuştuk, düğünden filan bahsettik. Sonra vedalaşarak telefonu kapattık.

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Daha İyisi İçin Dua Etmek

Dua eden eller

Aşağıda anlatacağım hikâye yaşanmış, gerçek bir hikâyedir. Üniversitedeyken bir hocamız anlatmıştı. Bu hikâyeyi dinledikten sonra hayata daha farklı bakmaya başladım. Benim için bir ufuk açtı. Hikâye hatırladığım kadarıyla şöyle:

“Kurtuluş savaşı yıllarında Maraş da işgal altındadır. Önce İngilizler işgal ederler. Bir süre sonra onlar çekilirler ve yerlerine Fransızlar gelirler. Özellikle Fransızların gelmesiyle olaylar artar ve Maraş halkı oldukça rahatsız olur. Şehir halkı kendi içinde örgütlenerek düşmana karşı bir mücadele başlatır.

15 Temmuz 2017 Cumartesi

Vatan Aşkı Ruhumuzda Var

15 Temmuz görseli

Bugün 15 Temmuz.
O unutulmaz gecenin yıldönümü.

15 Temmuz gecesiyle ilgili bugüne kadar çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Onların üzerine benim burada bir şeyler yazmam çok gereksiz ve anlamsız olacak bence.

Özellikle o gece mermilere, bombalara hedef olan, tankların altına yatan insanlar varken benim konuşmam edebiyat yapmak olacaktır diye düşünüyorum. O gece şehit olanlar, gazi olanlar, o olayların bizzat canlı şahidi olanlar ve onların yakınları varken ben susmalıyım.

13 Temmuz 2017 Perşembe

Bazen Neden Yazamıyorum?

daktilo, neden yazı yazamıyorum

Bugün kendi kendime düşünürken aklıma bazen neden yazı yazamadığım geldi. Biraz da bunun üzerinde düşündüm ve aşağıdaki maddeleri buldum kendimce.

İşte yazamama nedenlerim:

12 Temmuz 2017 Çarşamba

İnsanlığımızı Kaybetmeyelim


Her gün onlarca haber izliyoruz, görüyoruz, duyuyoruz, okuyoruz. Son birkaç günde yaşanan dört ayrı olayın haberini bloguma taşımak istiyorum.

1. Haber:
Olay Başakşehir Belediyesi Geri Dönüşüm Ayrıştırma Tesislerinde gerçekleşiyor. Bu tesiste çalışan Ayşe Demircan isimli bir bayan, makine başında her zamanki işini yaparken çöplerin arasında bir cüzdan buluyor. Cüzdanı alıp içine bakıyor, içinde dolarların ve banka kartlarının olduğunu görüyor. Hemen amirine durumu anlatıyor. Durum yetkililere bildiriliyor ve cüzdanın sahibi bulunuyor.

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Bize Ne Oldu? Hep Birlikte Düşünmeliyiz


Sakarya’da yaşanan vahşeti duymayanımız kalmadı sanırım. Ülkemizin gündemi iki-üç gündür bu haberlerle meşgul.

İnsan, olayı düşündükçe kanı donuyor adeta. 20 yaşlarında 9 aylık hamile bir kadın ve yanındaki 10 aylık bebeği hunharca katlediliyor. Üstelik burada yazmaktan hayâ ettiğim başka iddialar da var. Yazık çok yazık. Hem katledilenlere hem insanlığa, çok yazık.

6 Temmuz 2017 Perşembe

Çekici Nereye Vuracağını Bilmek


Farkı varyantları olan meşhur bir hikâyedir:
Bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. Tamirciler geliyor, bir türlü çalıştıramıyor.
Sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. Tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. Sonra, kendini izleyenlere dönerek;

"Bana bir çekiç getirir misiniz?" demiş.

Çekiç gelmiş. Çekici eline alan tamirci, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici "tık" diye vurmuş. O da ne? Makine, başlamış çalışmaya...

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Bayramın Ardından


Bayrama veda edeli birkaç gün oldu. Bayramla ilgili yazı yazmak için şuan biraz geç oldu ama olsun. Yine de yazıp paylaşmak istedim. Benden geriye bir anı, bir hatıra kalsın diye. Eğer yazmazsam yaşadıklarım ve düşündüklerim unutulup gidecek. Belki pek kayda değer bir şey değil ama olsun (:

Bayramın ilk günü sabah güneş doğarken, ailecek yola çıktık. Biz yoldayken güneş doğmaya başladı. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından köyümüze vardık.