Bir önceki yazıda 11 Ocak Dünya Affetme Gününden bahsetmiştim. Affetme Günün ne olduğunu, nasıl başladığını daha detaylı anlatan bir röportajı paylaşmak istiyorum.
Röportaj, siyerarastirmalari.com'dan alınmıştır. Ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
"KSÜ İlahiyat Fakültesinden bir grup öğrenci 11 Ocak Dünya
Affetme Günü etkinlikleri kapsamında bu günün fikir sahibi olan Doç. Dr. Şaban
Öz ile bir röportaj gerçekleştirdiler. Röportajın tam metni şöyle:"
- 11 Ocak tarihinin Dünya Affetme Günü olarak kabul edilmesi
isteğinizde amacınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Ş. ÖZ: Arkadaşlar şu anda dünyada neredeyse her şeyle ve herkesle ile
ilgili bir gün var. Örneğin; Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü,
Hemşireler Günü vs. Bir sürü gün var ama bunların hiçbirinde Müslümanların
katkısı yok. Bir bakıyorsunuz Aziz Valentine diyor. Ya da yavaş yavaş kendi
günlerini Türkiye’ye de getiriyorlar: Cadılar Bayramı.. Onun arka planına
bakıyorsunuz Batı’daki Pagan kültürü ortaya çıkıyor. Bizim neyimiz var? Hiçbir
şeyimiz yok. Elimizde ne var? İnsanlığın gelmiş, geçmiş ve gelecek en üst
modeli var.
Hz. Peygamber’in bu çağa söyleyecek o
kadar çok sözü var ki; duruşuyla, yaptıklarıyla, her şeyiyle söyleyecek çok
şeyi var. Biz bunu insanlara niye anlatamıyoruz? Ulaştıramıyoruz ki…
Ulaştıracak yolu da bilmiyoruz. Hz. Peygamber’in affetme sünneti diyoruz,
temizlik sünneti diyoruz, çeşitli sünnetlerden bahsediyoruz ama bunu insanlara
ulaştıramıyoruz. Ben diyorum ki; O insanlığa en güzel örnek olan insanın 21.
yüzyılın insanına söyleyecek çok şeyi var. Hz. Peygamber’in başka prensipleri
olamaz mıydı? Ekonomi Günü yapsaydık, Dünya Dayanışma Günü yapsaydık ya da
Dünya Çocuk Günü yapsaydık hangi günü yaparsak yapalım Hz. Peygamber’in onunla
ilgili mutlaka ve mutlaka söylediği bir şey var zaten.
-Neden 11 OCAK?
Ş. ÖZ: 11 Ocak, Mekke’nin Hz. Peygamber tarafından fethedildiği gün.
Biliyorsunuz Mekke’nin fethiyle beraber Resulullah kendisine eziyet edenleri
affediyor.
Düşünsenize arkadaşlar Mekke
fethedilmiş, insanlar karşısında duruyor, Hz. Peygamber onlara bakıyor.
Karşısındaki falan kişi kendisini taşlamıştı, falan kişi kendisine küfretmişti,
falan kişi kendisini tartaklamıştı, falan kişi kendisini yalanlamıştı. Hepsi
karşısında. Bir an için kendinizi Peygamberimizin yerine koyun ve olaya bir
bakın. Peygamber soruyor;
“Ne bekliyorsunuz?” diyor. Bakın buradaki
durum da enteresan, karşısındakiler de, “Bizi asmanı bekliyoruz” demiyorlar.
Kerîm bir babanın kerîm bir evladı, soylu bir babanın soylu bir evladı ne
yapar? Affeder. Affetmek soylu bir davranıştır. Ne diyor Peygamber (as) “Gidin
serbestsiniz” diyor. Bu o kadar muhteşem bir şey ki… Öldürülmesi emredilen
kimseler var ama bir bakıyorsunuz Hz. Peygamber onları da affediyor.
-Peki neden “Affetmek”?
Ş. ÖZ: Bugün insanlığın aslında en çok ihtiyaç duyduğu şey affetme
duygusu yoksa hoşgörü değil, hoşgörü öne çıkarılıyor ama herkes herkesi hoş
görmek zorunda değil. Müsamaha göstermek zorundayız, ikisi farklı şeyler…
Kavramları da karıştırdılar zaten.
Peygamberimizin hayatına baktığımız zaman hep affetme özelliği ön plana
çıkıyor. Kendisine yapılan her şeyi affediyor. Şimdi kendi hayatımıza dönüp bir
bakalım Allah aşkına kıyasladığımız zaman, biz affediyor muyuz? Bu durum için
“Biz peygamber miyiz?” diyorlar. Zaten biz peygamber olmadığımız için affetmek
zorundayız.
Hz. Peygamber intikam alsaydı ne
olurdu? Kim ne diyebilirdi? Hiç kimse bir şey diyemezdi. İntikam hakkıydı ama
Hz. Peygamber yüceliğinden dolayı affetti. Hepimizin bireysel hayatta kafamıza
takılan sorunlar var; geçmişte yaşadığımız olayların sıkıntıları,
zihnimizi meşgul eden anlık koyduğumuz tepkiler, “falan bana bir şey yapmıştı,
birisi bir şey söylemişti” bunların hepsi kafamızda. Affedelim, hepsi bitti. Ne
kaldı? O kadar müthiş bir şey ki bu.
Bir de devletin affetmesi hususu var.
Yalnız burada kimler affedilebilir veya kimler affedilemez sorusu karşımıza
çıkıyor. Herkes kendisine karşı işlenen suçu affedebilir. Devlet bir katili
affedemez ya da bir vatan hainini.. Vatan hainini affetmek ihanettir. Çocuk
istismarcıları için de aynı durum söz konusu. Çocuk istismarcılarını affedersen
ihanet içine girersin o af değil. Affetmek bir erdemdir, erdem ise erdemliler
için kullanılır. Affetmenin de heder edilmemesi gerekiyor.
Affedersek ne olur? Her affediş yeni
bir başlangıçtır. Hayata yeni bir başlangıç, geçmişten kurtulma, geçmişte
yaşamaktan kurtulmadır. “Bana şunu yaptılar, bunu yaptılar unutamıyorum”
diyorlar. Ne bekliyoruz ki dünyadan? Herkes iyi değil, herkes harika değil
böyle bir şey yok. İnsanız ve doğamızda kötülük denen bir şey var. Şöyle bir
şey yok; “Ben kimseye kötülük yapmadım.” Yapmışsındır. En kötü ihtimalle bir
sözünle kırmışsındır. Dolayısıyla kendimizi tanrılaştırıp bir ulûhiyet
iddiasında bulunmak yerine insan olup, insan kalıp, insan kalmayı da
yaygınlaştırmamız gerekiyor. Bunun da kilit taşı “affetmek”. Affettikçe insan
olacağız, affedildikçe insan olduğumuzu hatırlayacağız ve her gün belki yeni
başlangıçlar, yeni bismillahlarla güne uyanacağız.
Affetmenin bir boyutu da nefis
terbiyesidir. Affedememenin %90 sebebi nefisle alakalıdır. Nefsimizi ikna
edemememizden, “Bana şunu söyledi, bana bunu dedi, bana şunu yaptı” diye
düşünüp duruyoruz. Evet yaptı. Ama Hz. Peygamber’e çok daha ağır şeyler
yapıldı. Hz. Peygamber bizim yaşadıklarımızın kat be kat daha fazlasını yaşadı.
“Onuruma dokundu, şerefime saldırdı” diyorlar. Bizim onurumuz, bizim şerefimiz
Hz Peygamberin onur ve şerefinden daha mı üstün, daha mı yüce? Hz. Peygamber
affediyor ama sen bahane üretiyorsun. Nefsi yenmek lazım. Nefisle mücadele
etmek lazım.
-11 Ocak’ı Dünya Affetme Günü olarak
duyurulması ve tescillenmesi için çalışmalara başladıktan sonra gelen tepkiler
ne yönde oldu?
Ş. ÖZ: %90 olumlu yönde oldu. Ama maalesef ülkemizde bir kesim var. İlim için,
insanlık için, ülkeniz için, devletiniz için ne yaparsanız yapın istisnasız her
şeye muhalif olmayı düşünme eylemi olarak gören ama kendisi hiçbir şekilde bir
şey yapmayan kesim. “Aman efendim bu iş mi? Efendim başka işiniz mi kalmadı?
Efendim işte ıvır zıvır şeyler” tamam hepsine eyvallah da sen bir şey yap ki
örnek olsun. Ama yok bir şey yapmadığında kimsenin umrunda değil ama “Hadi Hz.
Peygamber’i insanlara tanıtalım” denildiği zaman “Vay efendim gün mü
uydurdunuz? Kutsal günler bellidir. Kandil mi uyduruyorsunuz?” Ben kandil
demiyorum, olayı şahsileştiriyorlar. Diyorlar ki “ Peygamber güçlüyken affetti,
biz öyle değiliz.” Kardeşim zaten zor olan güçlüyken affetmek. Zayıfken nasıl
affedeceksin? Açıkçası olumsuz tepkiler umurumda bile değil aksine beni
kamçılıyor. Biz Müslümanız, Müslümana pes etmek yakışmaz.
Bu etkinliğe ilk defa 2014’te bir
hafta içerisinde karar vermiştik. Etkinliğe davet sayısı 5 bindi. İkinci yıl bu
30 bini geçti. Geçen sene ise 80 bin civarında oldu. Artık bu üç beş sene sonra
yerleşecek. Batı’nın bunu bilmesine gerek yok ama uğraşınca bu ortaya çıkacak.
Fakat önce bizim bu affetmeyi, 11 Ocak’ı insanların zihnine yerleştirmemiz
gerekiyor. Ve bunu sadece Türkiye’de değil, uluslararası düzeyde icra edilecek
bir gün olmasını istiyorum. Bu gün “Dünya Affetme Günü” olacak.
Şimdiye kadar yaptığım hiçbir işin
sonunu düşünmedim. Kitap yazmaya başladım, “Kitap yayınlanır mı? Bu kitap satar
mı?” zerre kadar düşünmedim. “Bu olacak mı?” demedim. Olup olmayacağını
düşünmek benim işim değil ki, Allah’ın işi. Benim işim karınca misali bu yolda
gitmek. Yaptığım iş olmadığı zaman vazgeçmem, tekrar tekrar denerim. Ben bir de
şunu söylüyorum arkadaşlar; bu mesele Şaban Öz’ün projesi değil, ümmetin
meselesi. Bugün bunu siz aldınız, yarın öbür gün bir başkası… Ölümlü dünya, kalıcı
değiliz. Önemli olan bunun sahiplenilmesi. Allah’a şükür gayet güzel gidiyor
herkes sahiplendi. Çok olumlu destekler var. Sağ olsunlar akademik camiada da
destekler var. Halktan çok ciddi teveccüh görüyor. Çünkü kim ne derse desin
hiçbir şey olmasa bile bir kişinin affetmesi bile büyük bir şey.
-11 Ocak için biz öğrencilerinize ne tavsiye
edersiniz?
Ş. ÖZ: Sahiplenmenizi ve birbirinizi affetmenizi. Birbirinizi affetmenizi
tavsiye ediyorum çünkü önce siz inanacaksınız bu işe. İnanmadığınız bir şeyi
insanlara söyleyemezsiniz. Kendin affedemiyorsan, kendi içinde bunu
yaşayamıyorsan olmaz. Affedeceksin önüne bakacaksın. Allah ve Resûlü’nün rızası
için affedeceksin. Arkana dönüp bakmayacaksın.
-Hocam zaman ayırıp düşüncelerinizi bizimle
paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
Ş. ÖZ: Ben teşekkür ederim. 11 Ocak ile ilgili gayretlerinizi memnuniyetle
izliyorum, başarılar dilerim.
Keyifle okudum ve ne güzel anlatım olmuş.
YanıtlaSilİzninle paylaşıyorum..
Sevgiler
Röportaj bana ait değil ama çok güzel bence de. Teşekkür ederim.
SilÇok güzel ve anlamlı bir gün, röportaj da ayrı bir güzellik katmış :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim (:
SilAh bir affedebilsek herşey çok güzel olacak.Bence böyle bir günün olması faydalı olabilir.Güzel bir röportaj olmuş sana da yayınladığın için teşekkür ederim 😊
YanıtlaSilBazı şeyleri affedebiliriz bence, affetmeliyiz. Bu günün faydalı olması dileğiyle..Teşekkürler.
Sil