Eğitimde gönüllü öğrenme ve zorunlu öğrenme olmak üzere iki tür öğrenmeden bahsedilir. Zorunlu öğrenme biçiminde eğitime zorunlu olarak katılım
sağlanır ve sonunda da bir sınama/sınav vardır. Okul hayatımızdaki öğrenme
biçimi daha çok buna girer.
Gönüllü öğrenmede ise bireyin isteği ve tercihi söz
konusudur. Birey bir eğitimi ya da bir kitabı kendi arzusuyla seçer ve bu tür
eğitimin sonunda genelde bir sınav olmaz. Ve bence eğitimin kalitesini
arttırabilecek önemli faktörlerden birisi de gönüllü öğrenme biçimidir. Zira pek
çoğumuz zorla bir şey yapmaktan hoşlanmayız ve sevdiğimiz şeyleri yapmayı daha
çok arzularız.
İşte, böyle bir gönüllü öğrenme faaliyeti için yaklaşık
iki ay önce belediyenin açtığı Öykü Yazarlığı Atölyesi ve Hızlı Okuma
kurslarına kayıt yaptırmıştım. Her iki kurs için de oldukça heyecanlı ve
istekliydim. Benimle birlikte kursa katılan, farklı yaş gruplarından yaklaşık
50 kursiyer de aynı heyecanı ve isteği taşıyordu. Tam bir gönüllü öğrenme
ortamı vardı.
Her iki kurs da bir ay kadar çok güzel bir şekilde devam
etti. Daha sonra benim hastaneye yattığım haftaya denk gelen zaman diliminde
Hızlı Okuma kursunun iptal edildiğini ve Öykü Yazarlığı kursunun da birleştirilerek
tek derse düşürüldüğünü öğrendim. Kurs veren hocalarımız kimseyi zan altında
bırakmamak için üstü kapalı açıklamalar yaptılar ve ben de o sıralarda tedavi
sürecinde olduğum için açıklamaları yeterince okuyup anlayamadım ve konuya tam hâkim olamadım. Sorunun nereden
kaynaklandığını ve kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilmiyorum. Kimseyi de
suçlayıp kızmıyorum ama bu konuda, kurs veren eğitmenlerimizin ellerinden gelen
çabayı gösterdiklerine inanıyorum. Muhtemelen herkes kendine göre haklıydı.
Fakat olan kursiyerlere oldu ve fatura bize kesildi. Neticede yaklaşık 50 tane
gönüllü kursiyer mağdur edildi.
Şimdi durum ne mi?
- Kursa katılım oranı yarı yarıya düştü.
- Herkesin hevesi kırıldı ve herkes bu duruma çok üzüldü.
- Pek çok kişinin heyecanı azaldı.
- Alacağımız çok güzel eğitimden, edineceğimiz bilgilerden mahrum edildik.
Ve daha çok şey kaybettiğimize inanıyorum. Bu durum neticesinde de sadece bireysel olarak kaybetmediğimizi düşünüyorum. Çünkü belki de bu
kursta alacağı bir bilgiyle hayatı değişecek ve hatta ülkemizin geleceğinde
önemli roller üstlenecek kişiler bile olacaktı. Kim bilir.
Hani anlatılır ya; “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı,
bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da koca bir ülkeyi
kurtarır.” diye...
Tıpkı bunun gibi.
Bu eğitimlerde feda edilen insanları yakından görünce Mustafa
Kemal Atatürk’ün şu sözünde ne kadar haklı olduğunu gördüm; “Eğitimde Feda
Edilecek Tek Bir Fert Yoktur.”
Umarım bizler feda edilen son fertler oluruz ve bizden
başka kimse eğitimde feda edilmez.
Üzücü bir durum olmuş. Sürekli böyle olunca istek denen bir şey kalmıyor. Sonra ilerleyen zamanlarda gitmediğimizde suçlusu biz oluyoruz. Sonradan sonradan da yüzümüze vururlar "Bak burada bu kurs vardı da gitmedin" derler.
YanıtlaSilÇok güzel bir noktaya temas etmişsiniz. Artık yeni kurslara daha temkinli yaklaşır insanlar. Belki de o da kapanırsa düşüncesiyle hiç gitmez bile.
SilKursa yazılıyorsunuz, bir anda yarım bırakılıyorsunuz. Hiç olmaması gereken durum. İyi olmamış. Ama sen umudunu yitirme yavrum.
YanıtlaSilAtatürk sanki bugünleri düşünerek söylemiş. Önemle üstünde durduğu her şey oluyor, ileri görüşlü Ata'mız...
Çok teşekkür ederim Ece Abla. Umudumu yitirmedim ama çok üzüldüm. Yazık oldu.
SilAtatürk insanları iyi tanımış. Potansiyeli biliyor. Ona göre söz söylemiş.
Güzel bir konuya değinmişsiniz,malesef içinde bulunduğumuz dueun şuan böyle , bende kurs konusunda buna benzer bir kötü durum yaşamıştım.
YanıtlaSilMaalesef..
SilInsanları uzaklaştırıyor bu tür durumlar. Umarım başkaları mağdur olmaz.
harika bir yerden vurmuşsun kesinlikle bu tarz durumların önü alınmalı
YanıtlaSilUmarım birilerine ulaşır da bu tür durumlar bir daha yaşanmaz.
Sil