Küçük Bir Mim (:

Blogu ilk açtığım zamanlar bu mim olayını tam anlayamamıştım. Bloglarda görüp keyifle okuyordum sadece. Daha sonra mimlendim. İlkti, ikinciydi derken bir hayli alıştım sayılır (:

Dün de, hayat benim için normal seyrinde devam ederken Sevgili HerTeldenŞef tarafından, Yüreğimin İklimi Blogu'nun başlattığı bir mim etkinliğine mimlendiğimi öğrendim ve mutlu oldum. Yüreğimin İklimi Blogunun mim yayınına buradan ve kendisinin cevaplarına da şuradan ulaşabilirsiniz. HerTeldenŞef'in keyifli yazısına da buradan ulaşabilirsiniz. (:

Bunlar da benim cevaplarım:

1- Dünyayı değiştirecek 3 küçük adım?

Kolay gibi görünüyordu ama epeyce zor bir soru olmuş..
Bence ilk sırayı okumak almalı. Çünkü pek çok kötülüğün sebebi cahillik diye düşünüyorum. Daha sonra merhamet ve sevgi.

Ertelemek Yok Etmektir Blogu - Blog Keşif #7

Blog keşif etkinliğimiz nazara geldi galiba (: Son iki haftadır blog yazarı arkadaşlarla iletişim kurmakta sıkıntı çekiyorum.

Bu Haftaki etkinlik konuğumuz Ertelemek Yok Etmektir blogu ve yazarı sevgili Atakan Sungur. Kendisini ve blogunu daha yakından tanımak amacıyla etkinlik için bir mail gönderdim ama geri dönüş alamadım. Bloguna yorum bıraktım, bakacağını söyledi ama yine bir dönüş alamadım. Sebebini bilemediğim bir sorun olmuş olabilir ya da yoğunluktan dolayı geri dönüş yapamamış olabilir. O sebeple bu hafta yine tanıtımı ben yapacağım (: Hatalar ve eksiklikler bana aittir.

MİM - Soru / Cevap / İstatistik

Son günlerde pek çok blogun katıldığı mim etkinliğine Sevgili Sinan (Blogruz) beni de mimlemiş. Bu kısa ama güzel mimi yapmaktan büyük keyif aldım. Fakat bu mime bir de ekleme yapmak istiyorum.

Öncelikle Sinan kardeşimin yazısına (hâlâ okumadıysanız) buradan ulaşabilirsiniz.

Yeni yılın ilk günlerinde Sevgili Ahmet Aşkın, 2017 yılının blog istatistiklerini yazdığı bir yayın paylaşmıştı. Bu yayının bir mim olabileceğini söyleyince de ilk beni mimlemişti (: Bu vesileyle, iki mim de benzer olduğu için onu da burada yazayım, ikisi bir arada olsun.

Bugünlerde Hayat - Versiyon 2.0

Her ne kadar yazının başlığı bir telefon uygulamasının ya da bir bilgisayar sisteminin bir üst sürümüymüş gibi gözükse de aslında blogumda yazdığım bir yazı dizisinin ikincisini ifade ediyor (: Son baharda yazdığım ilk versiyonuna buradan ulaşabilirsiniz.

Bugünlerde hayat, yaşantıma önemli değişiklikler getirerek devam ediyor. Bugünlerin en büyük değişikliği, sağlık sorunlarım nedeniyle ara vermek zorunda kaldığım üniversite eğitimimi tamamlamak üzere yeniden Kahramanmaraş’a dönüş yapmam oldu. Yaklaşık son bir haftadır buradayım ve sizlere Maraş’ın sisli dağlarına bakarak, yağan yağmur eşliğinde yazıyorum. (:

Bir Film İzleyelim Mi Blogu - Blog Keşif #6

Blog Keşif Etkinliğimizin altıncı haftasını idrak ediyoruz. Rabbim tamamını görmeyi de nasip etsin (:

Bildiğiniz gibi bundan önceki yayınlarda bazen söyleşi bazen de blog tanıtım yazısı yayınladık ve o yayınları hazırlarken de blog sahipleriyle iletişime geçerek ortak bir şekilde oluşturduk.

Bu haftaki konuğumuz olan “Bir Film İzleyelim mi” bloguyla da benzer şekilde bir yayın hazırlamak düşüncesindeydim fakat iletişim noktasında bir sorun yaşadık. Mail göndermeme rağmen bir geri dönüş alamadım. Muhtemelen arkadaşımız yoğunluk sebebiyle dönüş yapamadı. Çünkü son bir hafta içerisinde bloglarında da yayın paylaşmamış. O sebeple bu blogu kısaca ben tanıtacağım. Hatam varsa affola..

Bir Film İzleyelim Mi blogu, adından da anlaşılabileceği gibi filmler üzerine oluşturulmuş bir blog. Arkadaşımızın filmlere olan ilgisi açıkça görülüyor blogda.

Bekliyorum Korku ve Ümit Arasında

Zaman!

Elle tutulamaz, gözle görülemez!

Geri alınamaz, ileri sarılamaz!

Yaşıyoruz zamanı. Ya da zamanın akışına kapılıp ömür sermayemizi tüketirken yaşadığımızı zannediyoruz.

Hayat denilen şey ellerimizden kayıp gidiyor. Hepimizin bildiği, her gün onlarcasını duyduğumuz ve artık korkutucu bile gelmeyen ölüme doğru adım adım yaklaşıyoruz.

Ölüm!

Ne garip şey!

Ben Eskiden...

Şimdilerde az da olsa devam ettiğimiz misafirliklerimiz vardı eskiden. Ya biz akrabalarımıza giderdik ya da akrabalarımız bize gelirlerdi. O zamanlar yaşça daha büyüklerimiz, eski insan diyebileceğimiz insanlar da hayattalardı. Bir misafirlik vesilesiyle bir araya gelinip sohbetler edilirdi.

Benim çocukluk ve ilk gençlik yıllarıma gelen o dönemde büyüklerimiz geçmişte yaşadıkları olaylardan, birlikte vakit geçirdikleri insanlardan, o zamanki imkanlardan söz ederlerdi. Bahsettikleri o insanların da pek çoğu ya vefat etmiş ya da artık uzakta yaşamak zorunda olan insanlar olurdu. Söze de hep öyle başlanırdı; biz eskiden…

O zamanlar yaşım küçük olduğu için ve fazlaca gün görmediğim için anlatılan şeyler benim zihnimde bir film sahnesi gibi canlanırdı. Hatta pek çok olaya akıl erdiremezdim. Bir zamanlar yaşananlar benim için hayalden öteye geçmezdi.

Ahmet Aşkın Kişisel Blogu - Blog Keşif #5

Blog keşif etkinliğimizin yeni bloguyla karşınızdayız. Bu hafta Ahmet Aşkın’ı ve kişisel blogunu konuk etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. (:

Sevgili Ahmet Aşkın’ı bu keşif etkinliği sayesinde tanımış oldum ve tanıdığıma da çok memnun oldum. Yazılarını severek takip ettiğimi, samimi ve seviyeli bloglardan bir tanesi olarak gördüğümü de belirmek isterim.

Bundan önceki etkinlik yayınını tanıtım yazısı şeklinde hazırlamıştık. Bu hafta bir söyleşi şeklinde hazırladık. Ahmet Bey sormuş olduğum sorulara samimiyetle, çok güzel cevaplar verdi. Ben okurken büyük keyif aldım ve pek çok şey öğrendim. Sizlerin de beğeneceğinizi umuyorum.

Buyrun (:

1- Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Ahmet Aşkın Kimdir?

Affediyorum

Bugün 11 Ocak Dünya Affetme Günü.

Bugünün hatırına ben de birilerini affedeceğim.

Hayatım boyunca kin tutan, küsen, kızan bir insan olmadım hiç. Yapım buna pek müsait değil. Aksine şefkatli ve affeden bir yanım var. O yüzden kırgın ve kızgın olduğum pek insan yok diyebilirim. Belki kızgın olduğum kimsenin çok az olması benim az tecrübe sahibi olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. Sadece kızgın olduğum ve bir türlü affedemediğim bir kişi var. Onu da bugünün hatırı için affediyorum.

Bizim muhasebe ve sigorta işlerimizle ilgilenen bir adam vardı. Ücreti ödendiği halde sigorta konusunda bizi oldukça mağdur etti ve dolandırdı. Aslında dolandırdığı miktar çok fazla değil. Bu konuda ona kızgın değilim. Beni asıl kızdıran şey beni ve ailemi son birkaç yıldır ciddi anlamda mağdur etmesi.

İlk Öykü Kitabımız

Daha önce de birkaç vesileyle dile getirdiğim ve yaklaşık olarak 4 ay süren öykü yazarlığı atölyemiz dün akşamki dersimiz ile sona erdi. Bu süreç benim için oldukça faydalı geçti ve bana pek çok şey kazandırdı.

Öncelikle yazarlık ve öykü yazarlığı üzerine daha fazla bilgi ve tecrübe kazandım. Yıllardır yazarlık üzerine kendi çapımda edindiğim bilgileri pratiğe dökme noktasında çok faydalı oldu. Her ne kadar henüz istediğim gibi olmasa da hikaye yazma noktasında beni bir hayli geliştirdi. Artık hikaye türünü gerek yazarken gerekse okurken daha yakından tanıyorum. Bir hikaye kitabı yazmayı düşündüğüm için bu yolda en büyük kazanımlarından birisi bu oldu.

Ayrıca bu süreçte pek çok yeni insan tanıdım. İnsanlarla tanışmanın özellikle öykü yazarlığı atölyesinde daha da değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü her kursiyer arkadaşım hikayesini oluştururken kendi hayatından da bir şeyler kattı. Bu sayede hem o hikayeyi hem de o insanı daha iyi anlama imkanım oldu. Yazılan hikayelerin, yazarlarını ne kadar çok yansıttığını gördüm.

Kadına Dair Her Şey Blogu - Blog Keşif #4

Blog keşif etkinliğimizin dördüncü, yeni yılın da ilk keşif etkinliği yazısı ile karşınızdayız. Bu haftaki konuğumuz, daha çok kadınlara hitap eden bir blog: Kadına Dair Her Şey Blogu.

Bildiğiniz gibi bundan önceki blogları ağırlarken, onlarla röportaj yapmıştık. Bu haftaki blog keşif etkinliği konuğumuzda biraz farklılık olsun diye düşündüm. Sevgili Gamze Hanımdan blogunu anlatan, tanıtan bir tanıtım yazısı istedim. O da zaman ayırıp kısa bir tanıtım yazısı hazırladı, sağ olsun.

Yazıya geçmeden önce farklı bir şey daha olsun istiyorum. Bu kez sorularınız, merak ettikleriniz varsa siz sorun. Soru-cevap kısmı yorumda olsun. (:

Kadına Dair Her Şey blogunun tanıtım yazısı, kendi anlatımıyla şu şekilde:

Nereden Geldiğini Unutabilir İnsan

“Hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür”  demiş eskiler. Şimdiki tabirle: insan hafızası unutkanlık hastasıdır. Bu sebeple nereden geldiğini unutabilir insan.

- I -

Tanıdığım bir akrabamız var. Üç-dört sene önce evlendiler. Bir çocukları olsun istiyorlar ama olmuyor. Tedavi görüyorlar, sabırla bekliyorlar. Biliyorlar ki, Allah dilerse, nasip ederse, yaratırsa olur.

Bir de bir başka tanıdığım var. Birkaç ay önce 4. çocuğuna hamile olduğu haberini aldık, sevindik. Aradan biraz zaman geçtikten sonra öğrendik ki bebek, anne karnında ölmüş. Doktorlar durumu fark edince, anneye zarar vermesin diye küçük bir operasyonla aldılar çocuğu. Bundan öncekilerin var olması, yaşaması takdir edilmiş ama bu bebek için verilen ömür o kadar. Dedim ya; Allah dilerse, nasip ederse, yaratırsa olur.

11 Ocak Dünya Affetme Günü Röportajı

Bir önceki yazıda 11 Ocak Dünya Affetme Gününden bahsetmiştim. Affetme Günün ne olduğunu, nasıl başladığını daha detaylı anlatan bir röportajı paylaşmak istiyorum.

Röportaj, siyerarastirmalari.com'dan alınmıştır. Ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

"KSÜ İlahiyat Fakültesinden  bir grup öğrenci 11 Ocak Dünya Affetme Günü etkinlikleri kapsamında bu günün fikir sahibi olan Doç. Dr. Şaban Öz ile bir röportaj gerçekleştirdiler. Röportajın tam metni şöyle:"

- 11 Ocak tarihinin Dünya Affetme Günü olarak kabul edilmesi isteğinizde amacınızı bizimle paylaşabilir misiniz?

Ş. ÖZ:  Arkadaşlar şu anda dünyada neredeyse her şeyle ve herkesle ile ilgili bir gün var. Örneğin; Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Hemşireler Günü vs. Bir sürü gün var ama bunların hiçbirinde Müslümanların katkısı yok. Bir bakıyorsunuz Aziz Valentine diyor. Ya da yavaş yavaş kendi günlerini Türkiye’ye de getiriyorlar: Cadılar Bayramı.. Onun arka planına bakıyorsunuz Batı’daki Pagan kültürü ortaya çıkıyor. Bizim neyimiz var? Hiçbir şeyimiz yok. Elimizde ne var? İnsanlığın gelmiş, geçmiş ve gelecek en üst modeli var.

Hz. Peygamber’in bu çağa söyleyecek o kadar çok sözü var ki; duruşuyla, yaptıklarıyla, her şeyiyle söyleyecek çok şeyi var. Biz bunu insanlara niye anlatamıyoruz? Ulaştıramıyoruz ki… Ulaştıracak yolu da bilmiyoruz. Hz. Peygamber’in affetme sünneti diyoruz,  temizlik sünneti diyoruz, çeşitli sünnetlerden bahsediyoruz ama bunu insanlara ulaştıramıyoruz. Ben diyorum ki; O insanlığa en güzel örnek olan insanın 21. yüzyılın insanına söyleyecek çok şeyi var. Hz. Peygamber’in başka prensipleri olamaz mıydı? Ekonomi Günü yapsaydık, Dünya Dayanışma Günü yapsaydık ya da Dünya Çocuk Günü yapsaydık hangi günü yaparsak yapalım Hz. Peygamber’in onunla ilgili mutlaka ve mutlaka söylediği bir şey var zaten.

Dünya Affetme Gününe Davet

Günümüzde dünyada ve ülkemizde özel gün adı altında kutlanan onlarca gün var. Aklınıza hangileri geliyor mesela? Ben en çok bilinenlerden  birkaç tane sayayım:

Örneğin, Sevgililer günü, Anneler günü, Babalar günü, Hemşireler günü, Dünya kadınlar günü…

Başka? Daha az bilinenlerden;

Dünya gümrük günü, Nato günü, Türkiye istatistik günü, Avrupa günü…Liste uzayıp gidiyor.

İhdas edilen her gün kendi içerisinde değerlidir elbette. Burada şu günler değerlidir, bu günler değersizdir diye bir ayrım yapmak düşüncesinde değilim. Sadece tüm bu özel günler arasında, anlamlı, en özel olabilecek, birkaç yıl önce başlatılan(2014), kaynağını da Peygamberimizin(a.s) sünnetinden alan bir günden bahsetmek istiyorum;  “11 Ocak Dünya Affetme Günü”