Sakarya’da yaşanan vahşeti duymayanımız kalmadı sanırım. Ülkemizin
gündemi iki-üç gündür bu haberlerle meşgul.
İnsan, olayı düşündükçe kanı donuyor adeta. 20 yaşlarında 9 aylık
hamile bir kadın ve yanındaki 10 aylık bebeği hunharca katlediliyor. Üstelik
burada yazmaktan hayâ ettiğim başka iddialar da var. Yazık çok yazık. Hem katledilenlere
hem insanlığa, çok yazık.
Kadının ve çocuğunun cenazesi Suriye'ye gönderilmiş bugün. Kocası da gidecekmiş. Kadının kocasının ifadesi çok şeyi anlatıyor aslında:
“Onların hayat ve namusunu korumak için gelmiştim, artık gerek kalmadı.”
Bize sığınan daha da önemlisi bize güvenen bu mazlum
insanların güvenlerini boşa çıkardık. Şuan çok üzgünüm ve hangisine daha çok
üzüleceğimi bilmiyorum. Ölen kadına mı, karnındaki doğmamış günahsız yavruya
mı, yanındaki 10 aylık çocuğa mı, kaybolan insanlığa mı… bilmiyorum.
Dileğim odur ki, Allah bu vahşeti reva görenlere hak
ettiği cezayı versin. Dünyada belki adalet yerini bulmayabilir, insanlar
adaletsiz davranabilir ama Allah’ın adaleti asla şaşmaz. Ben ona bırakıyorum.
Ölenlere de Allah’ın sonsuz rahmetinden rahmet diliyorum. Ayrıca şu sıralar Suriyeli kardeşlerimiz üzerinden ciddi provakasyonlar yapılıyor. Aman dikkat edelim ve oyuna gelmeyelim. Suriyelileri istiyor da olabiliriz, istemiyor da olabiliriz, saygı duyarım ama bu konuda sağ duyulu olmalıyız.
Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez’in
bugün cenazede kullandığı ifadelere burada yer vererek yazıyı bitirmek
istiyorum:
“Bugün sadece bağrında
ümmet-i Muhammed'in bir evladını taşıyan bir annenin cenazesini kılmadık, biz
sadece biberonunda sütü eksik kalmış 10 aylık bir bebeğin cenaze namazını
kılmadık, biz aynı zamanda tarih boyunca mazlumlara umut olmuş aziz milletimizi
mahcup edecek, hepimizi üzecek bir vahşete şahit olduk, vahşete şahit oluyoruz.
Bir babanın hassasiyeti,
bir babanın duygusallığı ne diyorsa benim sözüm odur. Bize ne oldu ki biz
zalimlerin, zulmün yaraladığı mazlumun zalimi olduk. Bize ne oldu ki biz
vicdanımıza ve merhametimize sığınan bebeğin katili olduk. Bunun üzerinde hep
birlikte düşünmeliyiz. Buradan bütün insanlığa sesleniyorum, cenazesini kıldığımız 20 yaşındaki anne, 10
aylık bebek mi mülteci yoksa bizim vicdanımız mı mülteci? Onlar mı mülteci
yoksa bizim merhametimiz mi mülteci? Bir hilalin gölgesine hepimiz
sığındık, 10 aylık bebek mi sığmayacak
bu tarih boyunca mazluma umut olmuş, bu güzel vatana, bu aziz vatana.
Buradan bu cenaze
merasiminde ülkemizde yaşayan bütün vatandaşlarımıza, ensara muhacir olmuş
bütün kardeşlerimize sesleniyorum, aziz kardeşlerim ülkemizdeki misafirlere ve
muhacirlere bakarken hiçbirimiz siyasi mülahazaların penceresinden bakmayalım.
Hepimiz Rabbimizin göğsümüze yerleştirdiği vicdan penceresinden, merhamet
penceresinden bakalım. Vicdan bizi birleştirmezse her şey bizi ayırır, merhamet
bizi birleştirmezse her şey bizi parçalar. Biz tarih boyunca zalimin karşısında
durmuş, zalimden korkmamış ama mazlumun âhından korkmuş bir milletin
evlatlarıyız. Bunu hiçbir zaman unutmayalım”
“Bize ne oldu
ki vicdanımıza ve merhametimize sığınan bebeğin katili olduk. Bunun üzerinde
hep birlikte düşünmeliyiz”
Ne yazık ki Türkler çok kolay oyuna gelebiliyor artık..sanki sahip çıkılması adet ve anlayışımız bizden intikam alıyor.
YanıtlaSilAllahım rahmetiyle muamele etsin inşallah.
Amin.
SilAllah Birliğimizi daim etsin. Üzerimize çok oyun oynanıyor.