19 Temmuz 2017 Çarşamba

Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir


Bir akrabam aynı zamanda çok yakın bir arkadaşım var. Önümüzdeki hafta sonu düğünü olacak nasipse.

Geçtiğimiz günlerde düğün için davetiye beğenip, bastırmışlar müstakbel hanımıyla. Arkadaşımın ailesi köyde yaşadığı için arkadaşım davetiyelerin bir kısmını köydeki akrabalarına dağıtmak için köye götürmüş. Köydeki işini akşamüzeri bitirmiş. Yola çıkmadan önce beni aradı. Birkaç dakika konuştuk, düğünden filan bahsettik. Sonra vedalaşarak telefonu kapattık.


Bizim bu telefon görüşmemizden yaklaşık 10 dakika sonra arkadaşım bir trafik kazası geçirmiş. Köyden gelirken, önde seyir halindeki araç, yola fırlayan köpeğe çarpmamak için aniden fren yapmış ve yine de duramayarak köpeğe çarpmış. Hemen arkalarından gelmekte olan arkadaşım da öndeki araç aniden fren yapınca durmak istemiş, frene basmış ama yeterli olmamış. Öndeki araca arkadan çarpmış. Çarpmanın etkisiyle öndeki araç şarampole yuvarlanmış ve araçta bulunan 5 kişi yaralanmış. Birinin durumu biraz daha ağırmış. Arkadaşım ise bu kazayı ufak sıyrıklarla atlatmış.

Ben bu olayı ertesi gün öğrendim ve hemen arkadaşımın durumunu sormak üzere telefon ettim. Arkadaşım durumunun iyi olduğunu, ufak yaralarla kazayı atlattığını ama aracın kullanılamaz hale geldiğini söyledi. Tam da düğüne sayılı günler kala böyle bir kazanın yaşanmış olması üzdü herkesi. Ben de bu olaydan çok etkilendim ama beni daha çok etkileyen ise arkadaşımın şu cümleleri oldu:

“Yola çıkarken her zaman emniyet kemerimi takarım. O gün de takmıştım, iyi ki takmışım. Beni emniyet kemeri ve açılan hava yastığı kurtardı. Eğer onlar olmasaydı camdan fırlardım ve daha büyük yaralar alabilirdim, hatta ölebilirdim bile. Emniyet kemeri gerçekten hayat kurtarıyormuş.”

Bu cümleler uzun süre zihnimde yankılandı. Elbette arkadaşımın hayatını kurtaran Allah’tı ama emniyet kemeri ve hava yastığı buna vesile olmuştu. Çok sevdiğim bir söz şöyledir: “Kulun tedbiri Allah’ın inayetine vesile olur.” Tıpkı bu sözde olduğu gibi arkadaşım tedbirini almıştı ve Allah da emniyet kemeri vesilesiyle onu korumuştu.

Atalarımız boşuna “bir musibet bin nasihatten iyidir” dememişler. Ben de bu olaydan sonra emniyet kemerinin ne kadar önemli olduğunu yakinen bir kez daha anlamış oldum. 1960 yılından bu yana dünya çapında yapılan araştırmalar, emniyet kemerinin ölüm riskini sürücüler ve ön koltuktaki yolcular için yaklaşık%50 oranında, arka koltuktaki yolcular için %75 oranında azalttığını göstermiştir. Bunu defalarca duymuştum ama yakın bir arkadaşımın başına gelen bir musibet, defalarda duyduğum bu bilimsel gerçeği daha iyi idrak etmeme vesile oldu.

Ehliyetimi aldığım günden bu yana araba kullanırken genelde emniyet kemerimi takarım. Ama son zamanlarda bazen bunu ihmal ediyordum. Bu acı ve üzücü olay bana ders oldu. Hayati öneme sahip olan bir gerçeği yeniden bana hatırlattı. Artık araba kullanırken, yakın mesafe de olsa, emniyet kemerimi takıyorum.

Kaza bu, ne zaman nerede başımıza geleceği belli olmuyor. Bazen hatalı olabiliyoruz ya da bazen hiç hatamız yokken bir kazanın ortasında kendimizi bulabiliyoruz. Biz tedbirimizi alalım da başımıza bir şey gelirse en azından tedbirimizi aldık deriz ve vicdanımız rahat olur ve haklıyken haksız duruma düşmeyiz.


Her yıl onlarca insanın hayatının kararmasına sebep olan kazalardan Allah hepimizi korusun. Kimseye böyle acılar yaşatmasın, âmin.

2 yorum:

  1. Tedbir için yapılan her şeyin hayati riskleri ortadan kaldırdığı doğru. Çok geçmiş olsun arkadaşınıza

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle, çok haklısınız. Arkadaşım adına da teşekkür ederim. Bugün düğünü başladı, birkaç gün sürecek. Köyden gelip gidecekler. Umarım bir kaza daha yaşanmaz.

      Sil

Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.