Derbi Heyecanına Ortak Oldum
Sadece
ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde en yaygın sporlardan birisi futbol
galiba. Hemen hemen her ülkede tüm erkekler az çok futbolla ilgilidir. Benim futbolla
pek aram yoktur, pek ilgilenmem. Kim kimle hangi ligde ne maçı yapar, süper ligde
hangi takımlar var bilmem. Ben “Futbolla az çok ilgilenen erkeklerden” “az
ilgilenenler” kategorisindeyim sanırım. Öyle ki en son ne zaman bir futbol maçı
izlediğimi bile hatırlamıyordum. Ta ki en son Galatasaray’ın 0-1 mağlup olduğu
Fenerbahçe derbisine kadar.
Bir kaç
arkadaşım o gün maçı izleyeceklerini söylediler. Ben de uzun zamandır futbol
maçı izlemediğim için ve önemli bir derbi maçı olduğu için onlara katılayım
dedim. Maçı bir yurt binasının salonunda izleyecektik. İzleyiciler genel olarak
lise ve üniversite öğrencilerinden oluşuyordu ve her iki takımın taraftarları aynı
salonda yan yanaydı. Aslında bu durum futbol açısından tehlikeli bir durum.
Maalesef ateş ve barutun yan yana durması gibi bir şey. Bir futbol maçı için
olması istenilmeyen bir şey ama ne yazık ki zaman zaman kötü olaylarla
karşılaşıyoruz. Ki nitekim o gün de salonda ufak tefek tartışmalar yaşandı.
Maç başladı. Herkes
heyecanla izlemeye koyuldu. Ben özellikle maçı arka taraflardan izlemeyi tercih
ettim. Zira hem maçı izledim hem de maçı izleyenleri izledim. Böylesi daha
güzel oluyor. Atak olduğu zaman herkes ayağa kalkıyor, bağırıyor, alkışlıyor
filan, bayağı güzel ve eğlenceli oluyor yani :) Maçı en önden izlemek için
mücadele edecek ve gözünüzü bir an bile maçtan ayırmayacak kadar fanatik
değilseniz, benim gibi maçı arkalardan izleyerek bu eğlenceyi yaşamanızı
tavsiye ederim.
Ben iki
takımdan birini tutmayan biri olarak tarafsız bir gözle izledim ve aslında iki
takımın da taraftarıydım. Her atak olduğunda ben de heyecanlandım. Hoş Fenerbahçe’nin
pek atağı olmadı ama olsun. Galatasaray tüm maç boyunca baskın oynadı, maç
istatistiklerinde hep yüksek oranlara sahipti ama aradığı golü bulamadı. Golü
ha attı ha atacak derken maçın sonlarına doğru Fenerbahçe bulduğu nadir bir atağı
gole çevirdi ve sahadan galip olarak ayrıldı.
Maçın tam da
bu noktasında Galatasaray taraftarı genç bir arkadaş sinirlerine hâkim olamadı.
Oturduğu sandalyeden bir hışımla ayağa fırladı ve olanca hızıyla küfretmeye
başladı. Oyunculara mı yoksa yönetime mi küfretti bilmiyorum. Belki de ikisini
de kattı küfürlerine. Ama gün yüzü görmemiş tüm küfürlerini etti sanırım. Belli
ki çocuk çok dolmuş. Kendince rahatladı biraz. Sonra maç bitti ve herkes
kendince yorumlar yaparak ayrıldı salondan.
Aslında bu
tür tatsız şeylere hiç gerek yok bence. İnsan sinirlenebiliyor,
heyecanlanabiliyor vb. bunları çok iyi anlıyorum. Fakat başkalarını rahatsız
edecek derecede olmamalı. Bazen haberlerde, futbol maçında yaşanan kavgaları,
ölümleri, yaralanmaları, çevreye verilen zararları görüyoruz. Ki bu maçta da
Fenerbahçe kalesine saha dışından pek çok cisim atıldı. Hatta çok ilginçtir,
bir tanesi cep telefonunu fırlattı. Bunlar hoş şeyler değil. İnsan üzülüyor. Maç
olup bitiyor, geçip gidiyor. Kırmaya, kırılmaya, can yakmaya değmez.
“Ben
sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” Diyerek, Ulu Önder
Atatürk konuyu çok güzel özetlemiş aslında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.