26 Mayıs 2017 Cuma

Ben Senin Cemaziyel Evvelini Bilirim

Ben Senin Cemaziyel Evvelini Bilirim Deyimi ve Hikayesi

Selim Gündüzalp’in Deyimler ve Öyküleri 3 kitabını okurken bir deyim çok dikkatimi çekti. Onu burada paylaşıp hakkında da bir şeyler söylemek istiyorum. Deyimin hikâyesini yazmadan önce, bilmeyenler için cemâziyel evvel ne demek, önce onu bir açıklayalım istiyorum.

TDK’den aldığımız bilgiye göre Cemaziyelevvel: “Hicri takvimin beşinci ayının adı, büyük tövbe ayı.” Yani bizim şuan kullandığımız miladi takvimde nasıl ki beşinci ay Mayıs ise, Hicri takvimi kullananlar için de beşinci ay Cemaziyelevvel. Fakat deyimin aslında bu anlamlarla hiçbir alakası yok. Dilimizin zenginliği olarak çok farklı bir anlam yüklenmiş. Galiba ilgimi çeken yönü bu oldu. Deyimin hikayesi şöyle;


Eskiden resmî dairelerde ve şer'iye mahkemelerinde şimdiki gibi bir dosyalama ve kayıt sistemi yoktu. Her ayın evrakı bir torbaya konur, bu torbaların üzerine, ait oldukları ayların isimleri kırmızı mürekkeple yazılır ve duvardaki çivilere sırası ile asılırdı.
Sene sonunda on iki tane oldu mu, evrak mahzenine kaldırılırdı.
İşte böyle bir evvel zaman resmî dairesinde, kâtiplerden birisi, eski yıllara ait torbalardan bir kaç tane alarak evine götürmüş ve kendisine don fanila falan yaptırmış.

Ancak, torbaların üzerindeki kırmızı yazılar, yıkamakla çıkacak cinsten değilmiş.

Bir gün hamama giden kâtip, orada tesadüfen daire arkadaşlarından birisi ile karşılaşmış. Soyunma odasında elbiselerini çıkarırken arkadaşı, bizim kâtibin iç donunun tam arkasına gelen yerde, kırmızı mürekkeple yazılı "cemaziyel-evvel" yazısını görünce işi anlamış fakat çaktırmamış.

Aradan yıllar geçmiş, bu kâtip yükselmiş müdür olmuş ve eski kalem arkadaşlarına biraz tepeden bakmaya başlamış. Hamamda rastladığı arkadaşı da onun yanında çalışıyormuş.

Bir gün aralarında bir tartışma çıkmış ve haksız yere arkadaşının gururuyla oynamış. Artık sabrı kalmayan arkadaşı:

"Haydi canım sen de, kime caka satıyorsun? Ben senin cemâziyel evveli’ni bilirim…!” demiş.
Bu deyim, “Sonradan zengin olan ya da hikâyede olduğu gibi, önemli bir makama gelen birisi hakkında, “Ben onun eski halini de bilirim” manasında kullanılır.

Öykünün Kaynağı: Deyimler ve Öyküler 3 Kitabı – Selim Gündüzalp, Zafer Yayınları, Sayfa 30-31

Bu hikâyede dikkatimi çeken iki şey oldu. Birincisi, insanoğlu geçmişini çabuk unutabiliyor. Yani bir başarı elde edip de bir nimete kavuştuğu zaman geçmişteki halini unutabiliyor ve kendi kendine kibre kapılabiliyor. Kendinin eski halinde olan insanları küçük görebiliyor ne yazık ki. Burada olması gereken elbette ki tevazu. Aksi bir durum etik değil.

Dikkatimi çeken ikinci şey ise ülkemizde insanların bir zamanlar çok yokluklar, yoksulluklar çektiği gerçeği. Ben yaşım itibariyle çok yokluk görmesem de, dinlediğim ve okuduğum bazı şeylerden öğrendiğim kadarıyla, dedelerimiz, ninelerimiz çok yokluklar çekmişler. Bu bağlamda bu deyimin hikâyesi tam olarak gerçek midir bilmiyorum ama gerçek olma ihtimali çok yüksek bence. Burada olduğu gibi, insanlar torbalardan bile kendilerine elbise yapmışlar. Bugünkü şartları düşündüğümüz zaman aslında ne kadar şükretsek azdır.

Desenli Un Çuvallarından Elbise Yapmak

Bu deyimin hikâyesini yazarken, aklıma daha önceleri gördüğüm bir fotoğraf geldi. Hemen araştırıp ona da burada yer vermek istedim. Tam da konumuzla alakalı aslında.

Yıl 1939. Yoksul kadınlar çocuklarına un çuvallarından elbise yapıyorlarmış. Yoksulluk, çaresizlik işte. Bunu fark eden bazı fabrikalar da, fotoğraflarda görüleceği üzere çiçekli ve farklı desenlere sahip un çuvalları üretmişler. Böylece o yoksul kadınlara dolaylı olarak yardım etmişler.


Ümidimiz ve duamız odur ki Allah o yoksulluk günlerini bu millete bir daha yaşatmasın. Zor durumda olan, kardeşlerimize, insanlara da yardım etsin. Amin.

Şunu da unutmamak gerekir ki, sadece dua etmekle bu iş olmaz. Bizler çevremizdeki yardıma muhtaç insanlara yardım edeceğiz ki onlar perişan olmasınlar. Malum önümüz Ramazan ayı. İyilik, paylaşmak, merhamet gibi güzel duyguların çok daha ön planda olduğu mübarek bir ay. Bu Ramazan ve her zaman, iyilik yapalım, iyi olsun.

2 yorum:

  1. Bu deyimi daha önce duyduğumu hatırlamıyorum. Fakat hikayesi hoşuma gitti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ilk defa adı geçen kitapta okudum ve benim de çok hoşuma gitti. Bunun gibi daha niceleri var da bizim haberimiz yok.

      Sil

Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.