Birkaç yıl önce, fakültedeyken derste bir olay
yaşanmıştı. Olayın ne olduğunu tam hatırlamıyorum ama bu olay üzerine hocamız
da bir hikâye anlatmıştı. Fıkra gibi bir askerlik anısı.
Aslında bunu kendi mi
yaşamıştı yoksa bir yerlerden mi duyup anlatmıştı tam olarak hatırlamıyorum. Eğer
bu hikâyeyi daha önce duyanlar varsa lütfen belirtsin. Eğer yoksa bu hikâye
hocamızın anısıdır (:
Askerde bir eğitim sırasında askerler toplanmışlar. Komutan
içlerinden birine seslenmiş:
“Evladım, şuradan düşman askeri sana doğru geliyor ne
yaparsın?” demiş. Asker anlatmaya başlamış. Silahımı şöyle hazırlarım, kendime
bir siper bulurum, uygun anı beklerim gibi şeyler söylemiş. Yani, bu zamana
kadar aldığı eğitimlerde gördüğü kadarıyla ne yapılması gerekiyorsa onları tek
tek anlatmış. Komutan: “peki” diyerek bir başka askere aynı soruyu sormuş.
Soruyu sorduğu diğer asker de, az önce arkadaşının
verdiği cevaba yakın cevaplar vermiş. Ne yapması gerekiyorsa hepsini anlatmış. Komutan
ona da “peki ama aradığım cevap bu değil” demiş ve verilen cevaplardan pek
memnun olmadığını belli etmiş. Birkaç askerden de aynı cevabı alınca iyice canı
sıkılmış. Yanında duran çavuşa seslenmiş:
“Çavuş! Şuradan düşman askeri sana doğru geliyor, ne yaparsın?”
demiş.
Çavuş, hemen yerinden fırlarmış, koşarak kendini yere
atmış. Komutanın gösterdiği tarafa doğru bir siper yapmış ve silahını da o
tarafa doğru çevirmiş. Pür dikkat, adeta karşısında gerçek bir düşman varmış
gibi bir pozisyon alarak beklemeye başlamış.
Komutan çavuşun bu davranışını görünce, gayet memnun bir
şekilde askerlere dönerek: “İşte bunu istiyorum” demiş.
Hikâyenin mesajı ve hocamızın da bize vermek istediği
mesaj buydu. Bazen öyle durumlar oluyor ki, o durumda yapılması gereken şey
anlatmak değil, bizzat harekete geçmek oluyor. Yani kısaca: konuşma, yap! (:
Bu hikâyeyi çok severim ve zaman zaman bana ilham kaynağı
olur. Bir işi yapmaya karar verdiğim zaman onu konuşarak anlatmak yerine,
yapmaya teşvik eder beni. Ya da bir kimse yapmayı düşündüğü bir işten
bahsederse aklıma bu hikâye gelir ve kendi kendime; “anlatma, yap” derim. (:
Buradan güzel bir kişisel gelişim hikayesi ve mesajı
çıkar. Bir işe niyet ettiysen, bir şey yapmak istiyorsan, onu sürekli anlatıp
durmak yerine harekete geç ve o şeyi yap.
Yazıyı bir temel fıkrasıyla bitirmek istiyorum. Temel ve
askerlik deyince aklıma gelen ve hoşuma giden fıkralardan bir tanesidir.:
Temel elinde tüfek, eğitimdeyken komutanı sormuş:
- "Düşman önden gelse ne yaparsın?"
- "Vururum onu komutanım!"
- "Sağdan gelse?"
- "Vururum onu komutanım!"
- "Soldan gelse?"
- "Vururum onu komutanım!"
- "Ya düşman askeri arkadan gelirse?"
- "Vururum onu komutanım!"
- "Ya düşman askeri tepeden gelirse?" diye
sormuş komutan.
Sonunda dayanamayan Temel cevap vermiş:
- "Ha bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım
da!"
Hayatınızda gülücükler eksik olmasın, iyi olsun. (:
İlk fıkra mı diyeyim anı mı diyeyim bilemedim çok öğretici gerçekten, ikinci fıkra da bir o kadar güldürücü :) Keyifli bir yazı olmuş, elinize sağlık :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilTam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama hocamızın bir anısı olduğu hatırlıyorum. Fıkra gibi bir anı olmuş gerçekten (:
Ben de bir Temel fıkrası iliştireyim hemen şuraya :)
YanıtlaSilÖğretmeni Temelcik’e sormuş:
-“Hergün iyilik yapıp birini sevindiriyor musun?”
-“Tün teyzeme cittum, çok memnun oldi, pu cün ceri celdim taha çok memnun oldi.”
Yazı çok anlamlı aslında. Dediğin gibi konuşacağımıza harekete geçmeli ve yapmalıyız. Ama insanoğlu işte, tembellik var kanda. Bu yüzden de yapay zeka bizi bir gün alaşağı edecek zaten ya :)
Sizin iliştirdiğiniz fıkra da çok güzelmiş (: Günlük hayatta yeri gelirse kullanırım (:
SilTembellik demeyelim de, konuşmak daha kolayımıza geliyor diyelim (: ama teorinize de katılmıyor değilim.
Ay fıkra da pek komikmiş çok güldüm yaaaa :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Gülmenize vesile olduysa ne mutlu (:
SilKonuşma yap olayı büyük bir kişisel gelişim öğretisi. Ama yapabilmek önemli işte.
YanıtlaSilÖyle gerçekten. Konuşmaktan çok harekete geçtiğimiz zaman daha iyi olacak inşallah (:
Sil