Okuduklarımdan bölümü için aşağıda paylaşacağım
hikâyeyi uzun zaman önce okumuş ve bir yere not almışım. Geçenlerde gözüme
çarptı ve ilk günkü hislerimle burada paylaşmak istedim.
Hikâye aslında çok manidar. Eminim ki okuyunca sizler
de bana hak vereceksiniz. Yorumlarınızı mutlaka bekliyorum. Hikâyemiz şöyle;
Adam, akşamüstü iş
çıkışı eve geldiğinde, evin bahçesinin karmakarışık olduğunu görmüş. Üç çocuk
bahçede çamurlar içinde oynuyormuş. Boş yemek kutuları ve içecekler etrafa saçılmış.
Karısının arabası, garaj kapısının önünde, bir kapısı açık şekilde yamuk halde
park eder durumdaymış.
Evin içine
girdiğinde, durum daha da vahim bir şekle dönüşmüş. Girişteki halının bir
kenarı kıvrılmış, havaya kalkmış ve abajur sehpanın üzerine devrilmiş.
Salondaki televizyonun sesi sonuna kadar açık bir halde çizgi film
kanalındaymış. Oturma odasında yerler, oyuncaklar ve çocuk giysileri ile
kaplıymış.
Mutfağa girdiğinde,
lavabonun sabah kahvaltısı bulaşıkları ile dolu olduğunu görmüş. Ayrıca,
kırılmış bir bardağın parçaları masanın altında duruyormuş. Üst kata
yöneldiğinde, merdivendeki elbiseleri fark etmiş. Telaşla karısının başına kötü
bir şey gelmiş olabileceğini ya da hastalanmış olduğunu düşünerek, hızla
koşmaya başlamış. Yatak odasına girdiğinde, karısını yatakta uzanmış, kitap
okurken bulmuş.
Karısı, kocasını
görünce, okuduğu kitaptan başını kaldırmış, hafifçe gülümsemiş ve gününün nasıl
geçtiğini sormuş. Adam yanıtlamış: “Her zamanki gibi.” Ardından şaşkınlıkla
sormuş: “Ne oldu bugün böyle?”
Karısı tekrar
gülümseyip; “Sen her gün eve döndüğünde, ‘bütün gün ne yaptın ki?’ demez
miydin?”
-
“Evet”
-
“Güzel.. Bugün, her
gün yaptıklarımı yapmadım.”
Hikâye
burada bitiyor ve kısa da olsa bence çok şey anlatıyor.
Hikayenin Kaynağı:
Asım Yıldırım – Sende Başkasına Anlat – Timaş yay. Sf. 63-64
Bu
hikâyeyi okuyunca kendi evimiz aklıma geldi. Yeğenlerim geldikleri zaman
oynamak için tüm oyuncakları ortaya dökerler, her birini bir tarafa dağıtırlar.
Ya da bir şey yiyecekleri zaman oturup da bir yerde yemezler. Ya gezerek yerler
ya da bir yerlere dökerek yerler. Haliyle dağınıklık mutlaka olur. Bunlar
elbette güzel dağınıklıklar. Aslında ailecek bu durumdan şikâyetçi değiliz,
olmamalıyız da. Bu dağınıklık bile bir şükür vesilesi bence. Dağınıklığa maruz
kalacak bir evimiz ve buna sebep olan küçüklerimiz olduğu için şükretmeliyiz.
Fakat
şurası da bir gerçek ki, bu dağınıklığı genelde kadınlar toplar. Bu sebeple
kadınlara, annelerimize, ablalarımıza, yengelerimize vs. çok şey borçluyuz.
Bazen onlara haksızlık edebiliyoruz. Haklarını vermemiz gerek. Onlar çok
değerli varlıklar. Onlar hak ediyorlar ki yüce Rabbimiz cenneti onların
ayakları altına seriyor. Allah onları başımızdan eksik etmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.