Bir arkadaşım vardı. Bir gün okulda bir kız gördü ve o
kıza âşık oldu. Hani ilk görüşte aşk derler ya, tıpkı onun gibi.
Günlerce kızı uzaktan uzağa izledi, neredeyse adım adım
takip etti. Ama hiçbir zaman onu rahatsız etmedi. Onunla konuşmaya bir türlü
cesaret bulamıyordu. Fakat içinde günden güne büyüyen aşkı onu yiyip
bitiriyordu. Bu işe bir çözüm bulmak, duygularını ifade etmek istedi ve sonunda
bir mektup yazmaya karar verdi.
Bu kararı verdikten sonra arkadaşım mektubu yazmış ve
okul çıkışında kızın indiği durakta inip, kıza vermiş. Kız daha mektubu
okumadan durumu anlamış ve böyle bir şeyin olmayacağını güzel bir dille ifade ederek
arkadaşımı reddetmiş ama mektubu da alıp çantasına koymuş. Arkadaşım boynu
bükük, üzgün ama aşkını itiraf etmiş olmanın verdiği mutlulukla oradan
ayrılmış. Verdiği mektubuna da cevap alamamış. Kim bilir o mektubu belki de hiç
okumamıştır…