Son zamanlarda hayatımdaki aşırı derecedeki yoğunluktan
dolayı blogumla pek ilgilenemiyorum. Kendi bloguma yazamadığım gibi başka
blogları bile doğru düzgün okuyamıyorum. Ama fırsat buldukça da bakmadan
geçmiyorum.
Tüm bu yorgunluğa ve yoğunluğa rağmen blog keşif
etkinliğini devam ettiriyoruz ve nasip olursa bundan sonraki haftalarda da
devam ettireceğiz, inşallah.
Etkinliğimizin 12. Haftasına geldik. Bu hafta çok keyif
aldığım okurken sizlerin de çok keyif alacağınızı düşündüğüm bir söyleşi
yaptık. Aslında bu zamana kadar yaptığımız tüm etkinlik yayınları çok güzeldi. Hiç
birini bir diğerine üstün tutamıyorum çünkü hepsi gerçekten çok güzel (: Bundan
sonrakilerin de güzel olmasını temenni ediyorum.
Bu hafta Feri Peri blogunu yani Sevgili Feride Hanım’ı
konuk ettik. Kendisini bu vesileyle tanıdım. Tüm samimiyetimle, “tüm
samimiyetiyle yazan, konuşan biri” olduğunu söyleyebilirim.
Samimiyetin satırlara yansıdığı bu güzel söyleşiyle
sizleri baş başa bırakayım. Buyurunuz:
1-
Kendinizden bahsedebilir misiniz? Feri Peri kimdir, nerede yaşar ve ne iş yapar?
Feri
Peri: Öncelikle beni bloğunuzda konuk edip bu cevaplamaktan çok
keyif alacağım soruların eşliğinde kendimi tanıtmamı sağladığınız için müteşekkirim…
İsmim Feride; babam babaannesini çok sevdiği ve adeta ona
taptığı için onun adını koymuş bana. Hayatım boyunca sürekli bir takma ad ile
çağrıldım, annem farklı seslenirdi, babam başka bir şey söylerdi. Arkadaşlarım
da ismimi “Feri” olarak kısaltırdı. Sanırım bu kısaltmayı çok sevmişim ve hemen
kendime benimsetmişim. “Peri” ise romanımdaki baş kadın karakterin ismi
kısaltılmış hali. “Feri Peri” mahlasımın hikayesi aslında bu kadar basit ama
hayatımı tanımlayan bir şey…
90 doğumlu, çocuk ruhlu, Eskişehir’in değişken havasına
uyumlu olduğu gibi her yerde uyumlu, hep mutlu, yazmakla uğraşan bir insanım.
Kendi kendime, evimde, bir yandan çeviri işleri ile uğraşıyor; bir yandan da
henüz yeni başladığım bloggerlık maceramda yol almaya çalışıyorum…
2- Sizi
tanıyan insanlar sizi nasıl tanımlar? Bahsedebilir misiniz?
Feri
Peri: Özünde biraz çılgın ama bunu sadece en yakınındakilere
belli eden; inatçı, gülümsemesini yüzünden düşürmeyen, estetiğe ve sanata
oldukça düşkün, annesinin biriciği, ilk ve son göz ağrısıdır Feri Peri…
İnsanlar beni; kendi halinde, çalışkan, dürüst, vicdanlı
ve neşeli bir kız olarak tanımlar çoğunlukla. Kırılmıyormuş gibi davranırım ama
aslında kırılırım; sinirlenmemiş gibi yaparım ama aslında sinirlenirim;
üzülmemiş gibi tavır alırım ama aslında üzülürüm. Sanırım bu, kendimi koruma
mekanizmam. Yani içime akıtırım…
Sevmeye ve sevilmeye çok önem veririm; kendimi bir
sevdirdim mi tamamdır; tüm cadılıklarımla karşımdakinin tüm sevgisini doyasıya
içerim J
3-
Blog açmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? O süreçten bahsedebilir misiniz?
Feri
Peri: Blog açmaya, içerik yazarlığı yaparken karar verdim. Bir
gün düşündüm düşündüm; ben dedim niçin kendime ait bir köşede yazmıyorum, niçin
başkaları için yazıyorum? Bu düşünce aklıma gelir gelmez hemen İngilizce
yazılar paylaşacağım bir blog açtım. Yabancı bir diziyi bölüm bölüm inceledim,
analiz ettim. Tabii çok ama çok yalnızdım, bu dünya koskocaman bir okyanustu ve
ben nereye doğru kulaç atacağımı bilmiyordum.
Kulaç nedir onu dahi bilmiyordum J
İngilizce yazılar yazmayı bırakıp kendi dilimde, kendimi
ifade etmeye çalıştım önceleri “Kurgu
Dünyası” adını verdiğim bloğumda. Bir yandan yazıyordum, bir yandan da
nasıl insanlara ulaşırım diyerek sürekli okuyordum. Ama okumak yetmiyordu;
beceremedim ben bu işi sanırım, dedim. Yaz mevsimi penceremden göz kırpınca,
bloggerlık macerama da bir süreliğine ara verdim…
Sonra, bu geçtiğimiz Kasım ayında bir ateş düştü içime;
tekrar çılgın gibi araştırma yapmaya başladım ve kendime bir yol çizdim. O
günden beri de o yolda ilerlemeye çalışıyorum ve şimdi çok mutluyum…
4-
Yazdığınız Romana gelmek istiyorum. Çok merak etsem de seriyi baştan itibaren
takip edemediğimi itiraf etmeliyim. “Gün Doğarmış Ay Batarken” romanınız ne tür
bir roman? Okuyucuları neler bekliyor?
Feri
Peri: Benim yazma sevdam; çok küçük yaşta izlediğim fantastik
bir filmi hafızamda kalanlar kadarıyla, o her kız çocuğunda olan süslü püslü
defterlere bir piyes olarak yazmam ile başladı. Tek çocuktum; evde çoğunlukla
yalnız kalıyordum ve kendi kendime o piyesi canlandırıyordum.
Zamanla, hikayeler yazmaya başladım. Bu hikayeler tabii
hep çok kısaydı. Sonra nasıl bir maceraya atıldığımı bilmeden; bir görüntü
belirdi gözlerimin önünde. Sonu belliydi; ama başlangıcı benim için bir gizdi.
Bu romanı ilk yazdığımda; oldukça kötü olduğunu itiraf etmeliyim. Karakter
derinliği yoktu; bir sürü imla hatam vardı, sahnelerin arasında atlama vardı.
Ardından üzerinden geçerek bir kez daha yazdım. Şimdi ise tekrar üzerinden geçerek
bir kez daha yazıyorum bloğumda.
Daha kaç defa
yazacağım ben de merak ettim şimdi J
“Gün Doğarmış Ay Batarken” konusu adında gizli;
fantastik, romantizm, gerilim ve korku ögeleri ile örülmüş; fedakar bir aşığın,
bilmeceler ve engellerle dolu hikayesi… Öykü boyunca, şiirsellik ve gizem benim
en sadık dostlarım; hayata dair düşüncelerimi yansıttığım satır aralarım ise en
iyi sırdaşım oldu…
5-
Romanınızın hedefini merak ediyorum. Blogunuzda yayınlamak için mi yazıyorsunuz
yoksa yakın bir zaman sonra kitap halinde görebilecek miyiz?
Feri
Peri: Önce bloğumda yayımlamak, ardından da bir kitap haline
getirmek için yazıyorum. Benim bu kitapla ilgili tek hayalim; onun karanlık bir
çekmecede sararıp solmaması. Koskocaman bir klasörün içinde duruyor tüm o
sayfalar. Şimdilerde ise her hafta buluşuyoruz ve sayfalarını aralıyorum; hem o
mutlu oluyor hem de ben hayalime bir adım daha yaklaşıyorum J
6-
Dizi ve filmlerle aranızın iyi olduğu görüyoruz. Genelde hangi türde filmler/diziler
izlemeyi seviyorsunuz? Nedenini açıklayabilir misiniz?
Feri
Peri: Dizi ve filmlerle aram çok iyi, çok seviyorum onları.
Akşam olduğunda örneğin; hemen aklıma geliyor, bir film/dizi mi izlesem diye.
Özellikle yeni bir diziye ya da animeye başladıysam ve çok da hoşuma gittiyse
soluk soluğa izleyip bir an önce tüketmek, sonunu öğrenmek istiyorum o
hikayenin. Sonra da oturup kendi kendime konuşmaya başlıyorum. Zihnimde
eleştiriyorum, değiştiriyorum, orasını burasını büküyorum. Hikayenin zayıf ve
güçlü yanlarını buluyorum; yani kısacası çok uğraşıyorum onunla J
En çok; gizemli ve karakter gelişimi yoğunlukta olan
filmleri/dizileri izlemeyi seviyorum. Sonunda ne olacak, nereye varacak;
mantıklı bir final ile mi son bulacak diyerek gün içerisinde bile aklıma
düştükleri oluyor. İrdelemeyi, araştırmayı ve yorumlamayı çok sevdiğimden
sanırım.
7-
En çok beğendiğiniz filmlerden birkaç tane örnek verebilir misiniz?
Feri Peri:
Wall-E, The Green Mile (Yeşil Yol),
A Beautiful Mind (Akıl Oyunları Genel Çevirisi),
Seven (Yedi),
Selvi Boylum Al Yazmalım J
8-
“Bir kitap okudum hayatımda büyük etkileri oldu” diyebileceğiniz bir kitap var
mı?
Feri Peri: Çocuk ruhlu olduğumu söylemiştim değil mi? J
Hem çocuk ruhlu hem de geçmiş dönemlerde yaşamayı çok
fazla arzulayan bir genç olarak bir zamanlar o Yeşilçam Filmlerinin oluşmasına
katkıda bulunan masalsı kitaplara, derin bir nehire dalar gibi dalmış
durumdaydım. Bu kitaplar arasında da en çok sevdiğim Muazzez Tahsin Berkand’ın
“Mağrur Kadın” adlı eseri olmuştu. Klasik bir aşk kitabı olsa da, oradaki kadın
karakterin kendi kendine yetebilmesine, güçlü durabilmesine, kendini telkin
edebilmesine hayran olmuştum. Niçin ben de böyle güçlü
bir karakter yazmıyorum dedim ve “Gün Doğarmış Ay Batarken”deki Ayperi’yi
yarattım J
9-
“Yazmak” sizin için neleri ifade ediyor?
Feri Peri: Öyle çok şeyi ifade ediyor ki; röportajın bu kısmına
kadar göründüğü üzere, yazmaya bir başladığımda kendimi durduramıyorum.
Kelimelerle oynayarak yeni anlamlar yaratmak, yeni dünyalar, kişiler, duygular
yaratmak çok hoşuma gidiyor.
Yazmaya başlamadan evvel ise benim için tam bir muamma.
Her seferinde bir yazamama korkusu kaplıyor içimi; başlamak, o ilk cümleyi
yazmak çok zor oluyor ama bir başladıktan sonra da gerisi, güzel bir inci
kolyenin cılız mı cılız ipinden, bağımsızlığını ilan eden minik ve parlak
inciler gibi seriliveriyor kağıtlarımın üzerine…
10-
Allah uzun ömürler versin ama ölüm hepimize bir gün gelecek. Ölmeden önce
mutlaka yapmak istediğiniz şeylerden birkaç tane örnek verebilir misiniz?
Feri Peri: Mutlaka ama mutlaka dünyayı gezmek istiyorum. Görüp
görebileceğim tüm yerleri görsel hafızama kaydedip anılarımda yaşatmak
istiyorum. Başka başka hikayeler de yazmak istiyor ve bu defa o mekanları yaratırken
gidip kültürlerini ve yerlerini görmek, daha dolu dolu yazmak istiyorum…
11-
Karakalem ve yağlı boya çalışmaları yaptığınızı biliyorum. Ben de resim çizmeyi
seviyorum. Sizin kadar olmasa bile bir şeyler çiziyorum (: Bu konuda bir eğitim
aldınız mı yoksa kendi kendinize mi geliştirdiniz?
Feri
Peri: İlkokuldan beri resim derslerim vardı elbette. Ortaokulda
portre çizebilmeyi, tekniğe uygun karakalem çalışması yapabilmeyi öğrendim.
Lisede yağlı boya tablolar üzerine çalıştık. Ama bir konudan eminim ki; ben kendi
kendimi geliştirdim. Çok beğenilen resimlerim yüzünden ya bana haksızlık
yapıldı ya da sadece öğretmenler arasında övgü malzemesi olarak kullanıldı…
Öyle ki; başka öğrenciler benim resimlerim ile ödüller
kazandı…
Tabii bir öğretmenimin de bana şu şekilde bir katkısı
olmuştu; daha henüz kalemle çizimini yeni tamamlamış olduğum bir tablomda,
yetenekli olduğumu bildiğinden, beni yanına çağırıp, yağlı boya ile bir yüz
nasıl gölgelendirilir onu göstermek istedi. Sonuç benim açımdan korkunçtu.
Öğretmenin çizimimi mahvettiğini düşünerek eve gittim ve kendimce onu
düzeltmeye çalışırken gölgelendirmeyi öğrendim. Ertesi gün farkı gördüğünde
yine kendini övüyordu tabii o ayrı J
12- Hakkımda bölümünde “Belki bir gün yağlı boya ve karakalem çalışmalarımdan
paylaşırım” diye bir ifadeniz var. O gün bugün olabilir mi? Bu etkinliğe özel
olarak bir tane çalışmanızı bizimle paylaşır mısınız? (:
Tabii paylaşayım hemen şu an arkamdaki duvarda asılı olan
bir tablomu J
13-
Yeni blog açanlara fikir vermesi açısından sormak istiyorum. Yeni bir blog keşfettiğiniz
zaman en çok nelere dikkat edersiniz?
Feri
Peri: Güzel bir soru J İlk
başta sitesinin açılma hızına bakıyorum. Çok yavaş açılıyorsa, eyvah diyorum J
Ardından da sırasıyla temasına, yazı fontunun şekline,
büyüklüğüne, okunabilirliğine, hakkımda ve iletişim gibi sayfalarının olup
olmadığına, yazılarında paylaştığı görsellerin kalitesine ve yazı ile bir bütün
olup olmadığına, özgün yazıp yazmadığına, cümlelerinin uzunluğuna, kişisel
fikirlerine yer verip vermediğine, yazdığı kategorilerine, yan tarafta
sergilediği eklentilerine ve en son olarak da yazılarını yayımlama aralığına…
Bir de genellikle temaları zamanında çok fazla
incelediğim için, temasını kendine uyarlayıp uyarlamadığına dikkat ediyorum.
Kodlarıyla uğraşmış mı, yenilikler katmış mı; o blog yazarı bana bir yenilik
katabilir mi, örnek teşkil edebilir mi bunlara bakıyorum.
Zaten yeni bir blog keşfettiğimde çok vakit harcıyorum o
blogla göründüğü üzere J
14-
Kendinize en yakın bulduğunuz renk hangisidir?
Feri
Peri: Mavi J
Maviyi çok severim; koyusunu, açığını, saks mavi denilenini, bebeksisini… Huzur
veriyor bana, mavi renkler giydiğimde kendimi çok iyi hissediyorum. Güzel de
hissettiriyor, e daha ne olsun J
15-
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Feri
Peri: Son olarak; blog yazarlarına, ne olursa olsun yazmayı
bırakmayın, kendiniz için yazın, demek istiyorum. Kendinizi sevin, gücünüzü
bilin, bir birey olduğunuzu, yaratıcı olduğunuzu keşfedin. Yazmaktan bıkmayın;
yazın, hem kendinizi hem de düzeni değiştirin!
Tekrar çok teşekkür ederim beni bu hafta böylesi güzel
sorularla konuk ettiğiniz için. Hepsini de cevaplandırırken çok keyif aldım…
Güzel ve mutlu günler dilerim J
İyi
Olsun: Yazının başında da belirttiğim gibi çok keyif aldığım bir
söyleşi oldu. Böyle güzel ve samimi cevaplar verdiğiniz ve zaman ayırdığınız
için ben çok teşekkür ederim. (: Güzel yazılarınızla ve güzel tablolarınızla
uzun yıllar buralarda olmayı nasip etsin Rabbim.
Daha fazlası için buradan Feri Peri’ye ulaşabilirsiniz.
Gelecek hafta konuk edeceğimiz blog, “Annesinin Prensesi”
blogu olacak, inşallah.
Huzurla ve sağlıkla kalın..
Gerçekten de güzel ve okunası bir söyleşi olmuş. İçten cevaplarıyla Feri Peri'yi daha yakından tanımış oldum, uzun soluklu bir blog hayatı diliyorum :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, Mücahit Bey, hepimiz keyifle uzun soluklu bir şekilde, yazdıklarımızdan, yazmakla geçen günlerimizden keyif alarak sürdürürüz bu macerayı inşallah :)
Silİçten verilen cevaplar güzelleştiriyor söyleşiyi. (: teşekkür ederim (:
SilGüzel bir söyleşi olmuş. Feni Peri takip ettiğim bloglardan :)
YanıtlaSilBu değerli emeğiniz ve güzel sohbetiniz için ben de çok teşekkür ederim, İyi Olsun. Ben de sizi yakından tanımış oldum ve meziyetlerinize çok saygı duydum. Çok teşekkür ederim. Haftaya da çok keyifli bir röportaj olacak anlaşılan, Özlem Hanım geliyor :)
YanıtlaSilTekrar teşekkür ederim (:
SilÖzlem hanım da uzun zamandır bekliyor. Inşallah onunla da güzel bir söyleşi yaparız. (:
Benim de çok severek takip ettiğim blog arkadaşım, daha da yakından tanımaktan ve sanata olan düşkünlüğünü okumaktan oldukça keyif aldım. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilBu tutkunun hiç bitmeyeceği uzun ve güzel günler diliyorum.. :))
Haftaya da çok keyif alacağımızdan eminim ;)
Çok teşekkürler (: O günleri hep birlikte görürüz inşallah.
SilHaftaya da güzel olur inşallah (:
Çok teşekkür ederim sözlerin için Hertelşef :) Hep birlikte daha güzel ve mutlu günlere :)
SilFericim tabloyu gerçekten cok begendim. Bence blogunda resmede fazlasıyla ağırlık vermelisin ki bizim gibi anlamayan kardeşlerimiz çatlasınlar 😂
YanıtlaSilEllerinize saglik cok hos olmus söylesiniz 😄
Resim konusunda ben de aynı kanaatteyim (: Daha güzel tablolar bekliyoruz (:
SilAaaa bu yanıtları yeni gördüm :) İnşallah yepyeni yaptıklarımı paylaşacağım hatta, çok teşekkür ederim :)
SilSöyleşiyi okuyunca Feri Peri'yle ne kadar çok ortak noktam olduğunu gördüm . Ve tablosuna bayıldımmm !
YanıtlaSilInşallah sıra size de gelince sizi de yakından tanırız (:
SilŞimdi ben de senin sıran geldiğinde yazacaklarını merak ettim çok, çok teşekkür ederim beğenin için de:)
Sil