Son zamanlar blogumla ilgilenemediğim doğrudur. O kadar
çok meşguliyetim var ki blogda yazmaya zaman bulamıyorum.
Yani deseniz ki; “o kadar mı yoğunsun” el-cevap: “o kadar
yoğunum (:”
Haliyle o kadar yoğunluktan sonra bir o kadar da yorgunluk olunca
blogda yazmak için zaman bulamıyorum zaman bulsam bile enerji bulamıyorum.
Neyse. Fırsat bulmuşken asıl yazmak istediklerim bunlar
değil.
Son zamanlarda, özellikle son 4-5 aydır zihnimi meşgul
eden bir soru var.
Soru şu: “Ne yapmalı?”
Günlük hayatta insanlarla konuşurken insanlardan hep
sorunlar duyuyorum. Yani birileri çıkıp gençliğin, yeni neslin çok
bozulduğundan bahsediyor. Bir başkası çıkıp ailelerin bozulmaya başladığından
yakınıyor.
Fakültede hocalar eğitim sisteminin çöküşte olduğundan şikayet
ediyor. Bir başka hoca insanların okumadıklarından bahsediyor. Öğrenciler hem
sistemden hem de hocalardan şikâyet ediyor.
Televizyonlarda hep sorunlar gündeme geliyor. Biri dini
konuları masaya yatırıyor birisi toplumsal konuları…
Hasılı insanlar kendi ilgi alanlarına göre ne kadar sorun
varsa gündeme taşıyor ama genelde bu sorunlara bir çözüm önerisi sunulmuyor.
Elbette bu sorunlar tartışılmalı ama asıl üzerinde durulması gereken nokta
şurası:
“Ne yapmalı?”
Evet, sorunlar belli ama ne yapmalı ki bu sorunlar
çözülebilsin? Her alanda insanlara düşen görevler ne olmalı ki bu sorunlar
sorun olmaktan çıksın?
Aylardır zihnimi meşgul eden bu soruya açık, net bir
cevap bulamadım. Belki bu sorunun çok yönlü bir cevabı var ama yine de bize
düşen ne olmalı?
Cevabı olan varsa çok memnun olurum. Sizce ne yapmalı?
Herkes insanlığın bozulduğundan şikayetçi ama kimseyi kendi düzeltmeyi istemiyor. Önce kendimizden başlamak lazım.
YanıtlaSilBu yorumunuz zihnimde çok farklı bir yankı buldu ve beni çok düşündürdü. Galiba herkes, bir başkasında gördüğü sorunu kendinde düzeltmek için çabalasa bir çözüm gelmiş olur.
SilÇok teşekkür ederim. Gerçekten ufuk açıcı oldu.
Bir de sorun şu ki; insanlar birbirleri ile konuşmuyor; şikayet ettikleri sorunu başkalarına anlatıyorlar. Yani bu sorundan dem vururken, sorunu çözebilecek mecralara ya da kimselere değil de sırf şikayet etmek için başka yerlerde konuşuyorlar. Halbuki hem Beyda Hanım'ın dediği gibi kendilerini başkalarında gördükleri sorun ile ilgili düzeltseler, bu soruna kendilerinde yol açmamaya çabalasalar; hem de şikayet ettikleri durum ile ilgili karşılıklı konuşup bir çözüm yolu arasalar belki durum olumlu yönde bir çözüm yoluna kavuşur...
YanıtlaSilEvet evet.. benim de vurgulamak istediğim şey tam olarak bu. Sadece sorunlar konuşuluyor.
SilDediğiniz şey bu sorunların çözümünde kilit noktalardan bir tanesi galiba. Çok teşekkür ederim kıymetli yorumunuz için.
Ben de son zamanlarda ilgilenemiyorum blogumla.Hadi senin zamanin yok sevgili iyi olsun,benim zamanim oldugu halde ilgilenemiyorum.Tuhaf bi donemdeyim zevksiz tatsiz geliyo boyle hersey...Gozlem yapiyorum bolca.
YanıtlaSilOyle iste.Yazinda tam bu ruh halimin uzerine geldi yalniz heee!😂
Zaman zaman öyle bir boşluk hissini ben de yaşıyorum (:
Sil"Durdurun dünyayı inecek var" demek istiyorum. Fakat bir süre sonra geçiyor (: Umarım tez zamanda atlatırsınız..
Bazen sorunların en iyi çözümü, onları yok saymaktan geçer... 😃...
YanıtlaSilBunu ben değil rahmetli başbakanımız süleyman Demirel söylemiş; "meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz..."
Yoğunluklarınız için kolaylıklar diliyorum...
Bazen evet, sorunları yok saymak gerekiyor ama bazı sorunlar yok sayılamıyor (: Yine de güzel bir yaklaşım (:
SilÇok teşekkür ederim (:
Herkes kendi kapısının önünü temizlese tüm sokak tertemiz olur hesabı, herkes önce kendine bakmalı. Hepimizin yanlışları, hatası var. Hiçbirimiz dört dörtlük değiliz ama bir sorun olduğunda hep kendimiz dışındakileri suçluyoruz ve haliyle sorun da olduğu gibi duruyor. Benim düşüncem bu :)
YanıtlaSilDiğer yorumlarla paralel bir cevap oldu. Ama galiba doğru olan bu. Sanırım cevabımı buldum (:
SilÇok teşekkür ederim.
Bence öncelikle laf kalabalığına neden olan kaygılardan kaçınılmalı. İşin özü adı üzerinde, öze dönmek. Fakat günümüz hız çağında -ve ego savaşlarında- bırakalım öze dönmeyi olayları bile doğru şekilde algılayamıyoruz toplum olarak. Bir de bazı şeyleri/ kişileri/ durumları çok da abartı kalıplara doldurmamak lazım sanırım..
YanıtlaSilFarklı bakış açıları görmek benim için çok iyi oldu. Artık zihnimdeki bu düşünceye daha başka bakabiliyorum. Teşekkür ederim.
SilBana göre naçizane fikrim, asıl sorulması gereken soru şu "gerçek doğru hangisi?"
YanıtlaSilyani doğru bir tane ama hangimiz o doğrunun peşindeyiz? Aslolan, kendi doğrularımızdan sıyrılıp ahlakî olanı bulmak değil midir?
Ne zaman ki gerçekle yüzleşiriz, bence, işte o vakit sorunu temelinden çözebiliriz.
İyi çalışmalar, kolaylıklar dilerim...
Aslında bu noktada da kafam karışık. Yani gerçek bir doğru var mı yoksa gerçek doğru birden fazla mı bilemiyorum. Ya da gerçek doğruya giden birden fazla yol mu var? (: Arayış içerisindeyim. Bir neticeye varırsam yazarım inşallah (:
SilÇok Teşekkür ederim. Size de kolaylıklar diliyorum.
Önce kendimizden, sonra çevremizden başlamak lazım bir şeyler yapmaya ancak bu devran böyle gelmiş; böyle gidiyor; böyle dönüyor maalesef :(
YanıtlaSilBu devran böyle gelmiş ama bence böyle gitmemeli. Bir şeyler yaparsak çabamız ölçüsünde bazı şeylerin düzeleceğine inanıyorum.
SilNe kadar çaba o kadar çözüm. Teşekkür ederim kıymetli yorumunuz için.
İnsanlar içlerinde oluşan fesatlıktan ve kısaknçlıktan kurtulabilse çok şey değişecek bence.
YanıtlaSil