2 Ekim 2017 Pazartesi

Küçük Şeyler'den Üç Anlatı

daktilo ve kağıtlar

Farklı alanlara dair okumalarımı devam ettirdiğim şu günlerde, Prof. Dr. Üstün Dökmen’in “Küçük Şeyler 1” kitabını da okuyorum. Kendisini “Küçük Şeyler” adlı televizyon programından ve birkaç farklı televizyon programına konuk olmasından tanıyorum. Daha önce hiç kitabını okumamıştım bu kitap benim için ilk kitabı oldu.

Kitabı henüz bitirmediğim için kitap hakkında yazmayacağım, kitabı bitirince de yazar mıyım bilmiyorum. Bu vesileyle en azından adını anmış olayım. Burada sadece, kitapta okurken dikkatimi çeken ve oldukça da hoşuma giden üç anlatıyı paylaşmak istiyorum. Umarım sizler de beğenirsiniz.


İlk anlatı, kitapta “fiziksel benmerkezciliğe” örnek olarak verilmiş.

Karşıdaki Adam

Bir ırmağın bu yakasında bir adam varmış. Karşı yakasında da başka bir adam. Irmak geçilmesi zor bir ırmakmış. Bu yakadaki karşı yakadakine seslenmiş: “Hey, karşıya nasıl geçebilirim?” karşı yakadaki adam hayretle cevap vermiş: “Ne lüzum var, sen zaten karşıdasın”
Bu hikâyenin yazarını Üstün Dökmen de bilmiyormuş. O da internette denk gelmiş. (:

Küçük Şeyler 1, Üstün Dökmen, Remzi Kitabevi, Sayfa 47

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Aşağıdaki diğer iki anlatı da kitapta “Zihinsel Benmerkezciliğe” örnek olarak verilmiş.

Saz Çalamayan Bektaşi

Bir Bektaşi saz çalmayı bilmiyormuş. (Belki de biliyordu da bize ders vermek için bilmiyor gözükmüş.) Bilmediği için de sol elinin başparmağını sazın bir perdesinde hareketsiz tutup sağ eliyle de saz çalar gibi yapıyormuş. Bir ara birisi: “Erenler, başkaları ellerini perdede gezdiriyor, senin elin niçin sabit?” diye sormuş. Bektaşi: “Benim tuttuğum yer en doğru yerdir. Onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar.” Demiş.

Benmerkezci kişi, kendi bakış tarzının, kendi düşüncelerinin tek doğru olduğunu, kendisi gibi düşünmeyenlerde bir bozukluk bulunduğunu düşünür. Bazen de kendisi gibi düşünmeyenleri değiştirmeye, kendisine benzetmeye çabalar.

Küçük Şeyler 1, Üstün Dökmen, Remzi Kitabevi, Sayfa 49

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Menemen Treni Hikayesi

Bir dostum gerçek diye anlattı. Tren İzmir’den Menemen istikametine yola çıkmış. Yaşlı bir teyze kondüktörü çağırıp: “Yavrum, Menimen’ varınca beni bildiriveğ aman unutma,” demiş. Kondüktör de “Sen uyu teyzem, Menimen’i varınca ben seni bildiricem,” diye garanti vermiş. Teyze güvenip uyumuş. Kondüktörse olayı unutmuş. Tren Menemen’i geçmiş. Epey sonra kondüktör, teyzenin ineceğini hatırlayıp makiniste koşmuş. Treni durdurmuşlar ve üzülmüşler. Gecenin bir vakti kadıncağızın Menemen’e tek başına dönmesi olacak iş değilmiş. Makinist: “Dur ben treni geri alayım, Menemen’e geri dönelim. Gece fark eden olmaz; soran olursa da ‘yanlış makasa girmişiz’ deyip idare ederiz”, demiş. Ve gece karanlığında Menemen’e geri dönmüşler.

Kondüktör koşup teyzeyi uyandırmış. “Kalk teyzem, Menimen’i vardık,” demiş. Teyze uyanmış. “Ömrüne bereket yavrum,” diyerek çantasını açmış, bir hap çıkarıp yutmuş. Tekrar başını yaslamış. Kondüktör hayretler içinde, İnmiyor musun?” diye sormuş. Teyze, “Yok yavrum, ben bugün doktora gittiydim, doktor iki tane hap verdi. Birini Basmane’de alcen dedi, ikinciyi de Menimen’i varınca alcen. Ben hapımı aldım, kal sağlıcakla,” demiş.
Karşınızdakinin sözlerine veya davranışlarına bakıp onun ne düşündüğünü yüzde yüz anlamanız mümkün değildir. Ancak önemli olan, hata yapmamak değil, yapılan hatalardan ders almak, tecrübe kazanmaktır.

Küçük Şeyler 1, Üstün Dökmen, Remzi Kitabevi, Sayfa 49-50

Bu kıymetli anlatılar benim çok hoşuma gitti, umarım sizler de beğenirsiniz. (:


4 yorum:

  1. Okumuştum. Özellikle ilk alıntıyı çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  2. Bencilliğe çok güzel örnekler. Ben de okumuştum. Son hikayeyi programlarında da hep anlatırdı.

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.