Ben küçükken babaannem çarşıya, pazara alışverişe ya da
bir işini halletmeye giderken yanında beni de götürürdü. En küçük erkek torun
olarak ona eşlik ederdim. O yıllara ait zihnimde pek bir hatıra yok. Sadece
babaannemle dışarı çıktığımız zaman babaannemin kendi yaşıtı kadınlara selam
verdiğini hatırlıyorum. Bunu neden hatırladığımı da bilmiyorum ama o sahne
zihnimde hep canlı kalmıştır.
Babaannem bir elimden tutardı, öyle giderdik gideceğimiz
yere. Yürüdüğümüz kaldırımda karşıdan bir kadın geldiğinde babaannem ona selam
verirdi, o kadın da babaanneme karşılık verirdi. Bazen de karşıdan gelen kadın
önce selam verirdi, babaannem ona karşılık verirdi. Ben bu durumu anlayamazdım
ve önce kimin selam vermesi gerektiği konusunda nasıl anlaştıklarına şaşar
kalırdım. Sağdan giden mi selam verirdi önce yoksa soldan giden mi?
Yıllar sonra öğrendim bu sorunun cevabını. Önce selam
veren daha hayırlı bir iş yapıyorsa da aslında kimin önce selam verdiğinin
önemi yoktu. Önemli olan selam vermekti. Böylece hem selam veren hem de ona
mukabelede bulunan hayırlı birer iş yapıyordu.
Peygamberimiz (s.a.v); “Ben size
yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda
selâmı yayınız.” Buyurmuştur.
Ne güzel bir öğüt ve hakikat değil mi? Tanıdığımız,
tanımadığımız insanlara selam vermek aramızda bir sevgi bağı oluşturuyor. Ben
bu durumu çok seviyorum. Her ne kadar peygamberimizin bu öğüdünü yüzde yüz
uygulayamıyor olsam bile elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum. Bazen de selam
vermeden geçip gittiğim oluyor. Sonra üzülüyorum bu duruma ve neden selam
vermediğimi sorguluyorum kendi içimde. Aklıma bir başka hadis geliyor:
“İnsanların en cimrisi selam
vermede cimri davranan, insanların en âcizi de dua etmekte âcizlik gösterendir.”
Utanıyorum sonra. Bu kadar
nimet bağışlanmışken bana, selam vermede cimrilik ettiğimi düşünerek.
Her ne kadar selamlaşma
sünnetini toplum olarak uyguluyor olsak bile eksiklerimiz hâlâ çok fazla.
Aramızda selamı yaymalıyız. Kötülüklerin ve güvensizliğin yaygınlaşmaya
başlamasının aksine biz de iyiliklerin ve güzelliklerin yaygınlaşmasına katkıda
bulunmalıyız.
Bir kişiye selam vermekle
kaybolan güvenler, yapılan kötülükler bir anda yok olmaz ama en azından bir
kişiyle bile olsa bir iyilik oluşur. Belki her şeye gücümüz yetmez ama bazı
şeyler daha iyi olur.
Ne kadar kolay yöntemlerle büyük mukafatlara ulaştıran bir dinimiz var çok şükür...hatırlatma için teşekkürler...
YanıtlaSilGerçekten öyle.. tebessümü sadaka kabul eden bir dinimiz var. Ne kadar şükretsek az ama bazen gaflete düşebiliyoruz..
SilÇok güzel bir noktaya temas etmişsiniz, size katılıyorum. Faydalı bir yazı olmuş teşekkürler :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. :)
SilÖnemli bir yazı. Selam, çok önemli bir konu bence :)
YanıtlaSilBence de çok önemli. Yaygınlaştırmalıyız.
SilSelamsız sabahsız insanlar olduk. O babananelere ihtiyaç fazlasıyla var şimdilerde :)
YanıtlaSilKesinlikle.. O yıllarda herkes selam veriyordu. Şimdilerde o tabloyu görmek zor. O babaannelere gerçekten ihtiyaç var.
SilVe bazıları sırf o selamı vermemek için çevirir gözlerini..
YanıtlaSilMaalesef..
SilO güzel hasletlerimizi kaybettik maalesef.
YanıtlaSilBence tam kaybetmedik ama kaybetmek üzereyiz. Yeniden kazanabiliriz, yapabiliriz bunu.. İnanıyorum. Ki blog yazarları olarak bu amaca hizmet ettiğimizi düşünüyorum. Zira her blog yazarı kendince bir güzelliği paylaşıyor blogunda. Fakında oluyor ve farkındalık oluşturuyor.
Sil