24 Eylül 2017 Pazar

Güven

güven tabakası
Geçtiğimiz günlerde şehir içinde arabayla bir yere gidiyordum. Yol üzerinde, kaldırımda ellerinde pazar poşetleriyle yürümeye çalışan, benden yaşça büyük olduğunu tahmin ettiğim ve hiç tanımadığım bir bayana rastladım. Bu bayan pazar alışverişi yapmış, iki eline de birkaç tane poşet geçirmiş o halde yürümeye çalışıyordu. Bulunduğu konum öyle bir yerdeydi ki, alışveriş yaptığı yerden oraya kadar en az 10 dakika yürüme mesafesiyle gelmişti ve gideceği yere de en az 10-15 dakika daha yürümesi gerekiyordu. Zira yakınlarda pek ev görünmüyordu. Üstelik gideceği yer ileriye doğruysa biraz dik bir yokuşu da tırmanması lazımdı.


O bayanın bu durumunu görünce arabayla yanına durup: “Gideceğiniz yere kadar bırakabilirim” demek geldi içimden. O bayanın yerinde ya da yanında bir erkek olsaydı bunu hemen yapardım ama tek başına bir
hanımefendi olunca bunu yapamadım. Daha doğrusu buna cesaret edemedim. Zira günümüzde güven duygusu o kadar azaldı ki, insanlar birbirlerine güvenemiyorlar. Ben böyle bir şey yapsaydım acaba nasıl bir tepki alırdım? Belki hayatım boyunca bir daha hiç görmeyeceğim bir insana, hiçbir art niyet taşımadan, sırf Allah rızası ve insanlık için yapacağım bir şey yüzünden sapık damgası mı yerdim, ahlaksız damgası mı, yoksa bir temiz dayak mı yerdim bilmiyorum (:

Bu olay üzerine çok üzüldüm. Hem bir insana yardım edemediğim için hem de daha acısı olan, insanlar arasındaki güven duygusunun azalmasından dolayı. Günümüz insanı ne yapsın? Akşama kadar o kadar çok kötü olayın haberini alıyoruz ki ister istemez güven duygumuz sarsılıyor.

Fakat eskiden böyle değilmiş. İnsanlar birbirlerine daha çok güvenirlermiş. Benden büyük olanlar bunun pek çok örneğini bilirler diye düşünüyorum. Ben o günleri görmedim ama ailem hep anlatır.

Bundan 30-35 yıl önce, köyümüze bir yabancı, misafir olarak geldiğinde ve kalacak yer bulamadığında köyden birilerine ‘nerede kalabilirim?’ diye sorarmış. Sorulan kişi de birkaç isim söyleyip, adres tarif edermiş. Bu adreslerden birisi de bizim evimizmiş. Dedeme böyle bir teklifle gelen misafir asla geri çevrilmezmiş.

Düşünsenize, başka bir köyden hatta başka bir şehirden hiç ama hiç tanımadığınız bir ya da birkaç insan bir akşamüstü kapınızı çalıyor ve “bu gece misafir eder misiniz?” diye soruyor. Ev sahibi de ‘hırlı mıdır hırsız mıdır’ diye düşünmeden buyur ediyor. Bugün tepkimiz ne olurdu? O günlerde hiç tereddütsüz, “evet” oluyormuş.

Bugün bu yaşanılanlar bize bir hikâye bir masal hatta mitolojik bir şeymiş gibi gelse de tüm bunlar hakikat imiş. Eski günlerin yokluğunun, acısının gelmesini istemesem de bu güzelliklerin, bu güzel duyguların, hasletlerin gelmesini isterim.

Kaybolan bu kadar güvenin hepsini bugün hemen geri getiremesek bile, azar azar da olsa bunu başarabiliriz. Çünkü böyle bir güven hayal değil aksine gerçeğin ta kendisi. Eskiden yaşandıysa bugün de yaşanabilir diye düşünüyorum.


Rabbim o güven duygusunu yeniden aramıza yaysın ve bu konuda bizlere de yardımcı olsun. Mümin, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir hadis-i şerifinde tarif edilen müminlerden olmayı nasip etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.