Hikâyeleri ve şiirleri hep sevmişimdir. Bana göre ikisi
de birer yaşanmışlıktan doğuyor. Yani masa başında oluşturulmuş, kurgulanmış
bir şey değil, hayatın içinden, gerçek bir eser. Hele de o duygu yüklü şiirin
bir de hikâyesi varsa daha doğrusu o hikâye biliniyorsa daha bir anlam
kazanıyor bende ve daha çok etkiliyor beni.
Okuduğum bir kitapta yer alan bir dörtlük ve onun hikâyesini
ben de burada paylaşmak istiyorum. Beni çok etkiledi bu hikâye ve bu kısacık
şiir. Buyrun:
Rivayete
göre, Osmanlının son dönemlerinde, Anadolu’nun ücra bir köyünde yaşamış.
Severek evlenmiş. Mutlu olmak istemekte, geleceğe ümitle bakmaktadır.
Toprakları verimsizdir köyünün, bu yüzden erkekler, iş için uzak beldelere
giderler. Bu gelinin eşi de gider bir gün. Gider gitmesine ya, bir türlü dönmez
geriye.
Kadın,
akıl almaz bir sabırla, hasretle, ümitle bekler, bekler, bekler. Kimselere
söyleyemez derdini, acısını içine gömer. Dindardır, iffetlidir, namusunu
canından aziz bilir. Yalnız başına yaşar, çalışır, eşinin yolunu gözler. Aradan
beş yıl, on yıl, yirmi yıl geçer.
Yirmi
beşinci yıl dolarken bazı askerler gelirler köye, kadını bulurlar. Yanlarında
getirdikleri mektubu verir, “Bunu sana kocan gönderdi. İşleri sebebiyle kendisi
gelemedi. Biz, seni ona götürmekle vazifeliyiz” derler.
Kadın,
mektubu okur… Osmanlıya asker olmuştur kocası, seneler ilerledikçe rütbesi
yükselmiştir. Şimdi Mısır eyaletinde “paşa”dır. Yıllar önce bir çeşme başında
gözü yaşlı bırakıp gittiği hanımını yanına almak istemektedir. Onu konaklarda
yaşatacak, mutlu edecektir.
Kadın,
mektubun arkasına kısa bir şiir yazar, askere verir. “Bunu götürün, sahibine
verin” der. Sonra, kesin bir dille son sözünü söyler: “Ben, gelmiyorum!”
İşte
şiiri:
Derin derelerin serin köşesi,
Kırıldı gönlümün billur şişesi
Duydum ki olmuşsun Mısır paşası
Vaktinde gelmedin şimdi neyleyim!
Kaynak: Yazar Olmak İstiyorum – Ömer Sevinçgül, Carpe
Diem, 162 – 163. Sayfalar.
Fazla söze gerek yok sanırım. Öykü de şiir de yeteri
kadar ifade ediyor her şeyi, yaşanmışlıkları ve yaşanmamışlıkları…
Ne kadar hazin bir öykü ve manidar bir cevap
YanıtlaSil